Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Misafirperverliğin Gücü

Misafirperverliğin Gücü Anıl, büyük şehirde doğmuştu ve daha önce oturduğu şehirden hiç ayrılmamıştı. Bir gün tatilde dedesinin köyüne gitmeye karar verdiler. Annesi, yolda Anıl'a köyde nasıl bir yaşam olduğunu anlatıyordu. Anıl, köydeki hayatın farklılıklarını anlamaya çalışıyordu. Köye vardıklarında, dedesi ve anneannesi onları kapıda karşıladı. Dedesi, onlar için birbirinden lezzetli yemekler hazırlatmıştı. Anneannesi daha çok yöresel yemekler yapmıştı. Ellerini yıkadıktan sonra sofraya oturdular. Anıl, hazırlanan bu sofra karşısında şaşkına döndü ve annesine dönerek, "Anne, anneannem ne kadar çok yemek yapmış," dedi. Dedesi söze karıştı: "Neden şaşırdın oğlum? Bir misafir geldiğinde güzel bir sofra hazırlanır, misafirin yatacağı yataklar değiştirilir ve nerede rahat edecekse orada oturtulur. Misafir her zaman başımızın tacıdır." Anıl, dedesinin bu sözlerinden etkilenerek annesine dönüp, "Anne, bundan böyle biz de misafirlerimize böyle davranalım,...

DEĞERLİ TAŞLAR

  Eylül, çok akıllı ve başarılı bir çocuktu; ancak ellerini yıkamaktan pek hoşlanmıyordu. Bir gün Eylül ve arkadaşları Cemre, Miray, Ayaz, Arda ve Yiğit, okul bahçesinde küçük şekilli taşlar toplamaya başladılar. Topladıkları taşları kalemliklerine ya da çantalarına koydular. Eylül, çantasının çok ağır olduğunu fark edince annesi Sema Hanım'a gösterdi. Sema Hanım çantanın içine baktığında, gelişigüzel atılmış kalemler ve içi taşla dolu bir kalemlik gördü. Gülümsedi çünkü Eylül'ün taşlara olan merakını biliyordu. Sema Hanım, taşları bir poşetin içine koydu ve Eylül'ün çantasını temizledi. Daha sonra Eylül'e bu taşların güzel göründüğünü, ancak değerli olmadıklarını anlattı. Eylül, taşlarla oyun oynayabileceğini söyledi; ancak onları satma planı suya düşmüştü. Sema Hanım, evde bu taşlarla farklı şeyler yapabileceklerini söyledi ve poşet dolusu taşları saksının etrafına dizerek güzel bir görünüm kazandırdı. Eylül de güzel bir çiçek saksısına kavuştuğu için mutlu olmuştu. ...

Temizlik ve Hijyenin Önemi

  Sema, 1. sınıfa yeni başlamıştı. Çalışkan ve öğrenmeye çok meraklıydı. Öğretmeni, o gün hayat bilgisi dersinde mikropların nasıl bulaşabileceğini anlatıyordu. Çocuklara bunu açıklarken, bir yandan da tırnaklarını kontrol ediyordu. Tam o sırada Sema, ellerini hızlıca çekip sıranın altına koydu. Bu davranış öğretmenin dikkatinden kaçmamıştı. Öğretmen, Sema'ya yaklaştı ve ellerini masanın üzerine koymasını istedi. Sema istemeden de olsa ellerini masaya koydu. Tırnakları hem çok uzamış hem de oldukça kirlenmişti. Öğretmeni, Sema'ya yavaşça eğilerek "Yarın mutlaka tırnaklarını kes. Bir daha bu şekilde görmeyeceğim," dedi. Sema, öğretmeninin söylediklerini kafasını sallayarak onayladı. Ders bitiminde kitaplarını hızlıca topladı ve eve gider gitmez annesine tırnaklarını kesmesini söyledi. Annesi şaşırmıştı çünkü Sema'nın tırnak kesme konusunda korkusu vardı. Annesi, Sema'yı kucağına alarak her parmağına bir karakter ismi koydu ve onları konuşturur gibi yaparak tır...

OKULUN SEVİMLİ MASKOTU

Bir kedi, yiyecek ararken kendini bir anda okul bahçesinde buldu. Sakin sakin öğrencilerin ellerinden düşen yiyecekleri yemeye koyuldu. Ortalık sessizdi, ta ki zil sesiyle her şey değişene kadar. Zil sesiyle panikleyen kedi, bir anda öğrencilerin ilgi odağı oldu. Kediyi gören çocuklar, hemen etrafında toplanarak onu sevmek istediler. Bu ilgi karşısında önce tedirgin olan kedi, hırçın bir şekilde miyavladı. Bazı çocuklar korkup kaçtı, gözlerinde şaşkınlık ve korku vardı. Ancak bazıları kediyi sevmeye ve beslemeye devam etti. Kedinin sevilmek ve beslenmek dışında bir isteği olmadığını anladıklarında korkuları azaldı. Ertesi gün, kedi yine okul bahçesine geldi. Zil çalınca çocuklar tekrar onun etrafında toplandı. Kedi, zamanla okul bahçesini ziyaret etmeye alıştı ve artık her zil sesinde çocukların onu sevmek için geleceğini biliyordu. O günden sonra okul bahçesinden hiç ayrılmadı. Kedinin okul bahçesinde bulunması, çocuklar arasında daha güçlü bağların oluşmasını sağladı. Çocuklar, k...

DUYURU

DUYURU Merhaba arkadaşlar, her güne bir öykü;  Farklı katagorilerde yazılarımı paylaşacağım. Kavramsal öykülerden sonra, meyvelerin dünyası yer alacak. Bir süre seri halinde olan yazılarımı, sonrasında  diğer yazılarımı paylasacağım. Meyvelerin Dünyası serisi çok eğitici ve bir o kadar da eğlenceli öyküler içeriyor. Yetişkinler içinde yazılarımı paylaşacağım. Blogger sayfamı yeni açtım. Daha çok çocuklara yönelik olan eserlerimi siz değerli okuyucularıma  büyük bir keyifle  paylaşacağım. Yetişkinler için yazdığım öykulerin bir kısmı duygulara , sosyal değerlere, geçmişin değerli izlerini  taşıyan yazılarım, öte yandan diğer toplumsal olguları ve olayları  ele sldığım yazılarımı paylaşacağım. Bu blogger ssyfamı daha kullanılır hale getirdiğimde       kitaplarımı e- kitap formatında yayımlamayı düşünüyorum.   Sizlerden ricam sayfamı düzenli takip etmeniz, paylaşmanız ve beğenerek destek olmanızdır. Uzun süre YouTube kanalımla ilg...

ENPATİ

ENPATİ Ayaz, çok çalışkan, saygılı bir çocuktu ve 2. sınıfa gidiyordu. Kendinden küçük olan çocuklara dikkat ediyor ve onlara çarpmamak için çaba sarf ediyordu. Çünkü Ayaz, geçen sene 1. sınıfa giderken, merdivenlerden inerken kendisinden büyük olan 3. sınıf öğrencilerinin koşturması sonucunda düşerek kolunu kırmıştı. Alçıya alınan kolu uzun süre iyileşmemişti ve derslerini yaparken zorlanıyordu. Bu yüzden diğer arkadaşlarına karşı çok dikkatli davranıyordu. Ayaz, okulda karşılaştığı bu olumsuz deneyimin ardından, empati kurmanın ve başkalarına zarar vermemenin önemini anladı. Okulda küçük arkadasları olan öğrencilerle daha yakın ilişkiler kurdu ve onlara yardımlarda bulundu. Kendisinden büyük çocuklara da daha dikkatli olmaları gerektiğini anlattı. Ayaz'ın bu tutumu, okulda arkadaşları arasında saygı ve sevgi bağlarını güçlendirdi. Ayaz, empati sayesinde hem kendi hem de arkadaşlarının güvenliğini sağladı ve bu davranışı sayesinde herkesin sevgisini kazandı. Ayaz, ayrıca sınıfın...

KAVRAMSAL ÖYKÜLER

🌼  Sevgi🌼 Dilek, henüz 1. sınıfa gidiyordu. Sapsarı saçları ve mavi gözleriyle çok sevimliydi. Dilek, okulun açılmasıyla yeni arkadaşlar edinmiş ve okuluna iyice alışmaya başlamıştı. Yeni şeyler öğrenmek onu heyecanlandırıyordu. Okulu çok seviyordu ve arkadaşlarını da çok değerli buluyordu. Ancak en çok arkadaşı Semra'yı seviyordu. Semra'nın babası öğretmen olduğu için başka bir okula tayin olmuştu ve Semra'dan ayrılmak zorunda kaldı. Dilek bu duruma çok üzülmüştü. Ancak annesi durumu kabul etmesi için Dilek'i karşısına alarak durumu izah etti. Annesi, Dilek'in dilediği zaman Semra'yı arayabileceğini söyledi. Dilek bunun üzerine çok sevindi. O günden sonra bütün dikkatini okula vererek yeni şeyler öğrenmeye devam etti. Aradan geçen zaman içinde arkadaşlarını aramayı da ihmal etmedi. Dilek, yeni arkadaşlar edinmeye ve sınıfında daha aktif olmaya devam etti. Semra'yla da sık sık telefonla konuşarak bağlarını koparmadı. Okulda öğrendiği yeni bilgileri ve ya...

YARDIMLAŞMA

               YARDIMLAŞMA ⭐ Tayfun, diğer arkadaşlarıyla teneffüse çıkmış, okul bahçesinde oynuyordu. Etrafında durmaksızın koşturan çocuklara bakıyordu. Tayfun, sakin bir çocuk olduğundan genelde bir köşede oturup arkadaşlarını izliyordu. Tayfun, peşinde koşturan sınıf arkadaşının düştüğünü görünce yerinden fırlayarak yardıma koştu. Gökhan fena düşmüştü ve acı içinde kıvranıyordu. Hemen ardından nöbetçi öğretmen yetişti ve Gökhan'ın yardımına koştu. Öğretmen ambulansı çağırarak Gökhan'ın hastaneye gitmesini sağladı. Ambulansın gelmesini beklerken, komşulardan biri olan Tayfun'un annesi, Gökhan'a ve öğretmenlere yardımcı olmak için geldi. Tayfun, arkadaşı için çok üzülmüştü. O günden sonra, müdür bey çocukların kolektif oyunlar oynamaları için belli kurallar çerçevesinde güzel oyunlar oynamalarını teşvik edecek konuşmalar yaptı. Koşturmadan da güzel oyunlar oynayabileceklerini hatırlattı. Bu olay, Tayfun'un arkadaşlarına daha çok yardım etmeye ba...

MİDE: Gurmelerin Sindirim Dostu

  MİDE:  Gurmelerin Sindirim Dostu Bir gün Fatih, cips paketine uzanırken karnında tanıdık bir kıpırtı hissetti. Mide, bu kez daha kararlı ve enerjik bir şekilde konuşmaya başladı:   "Hey, Fatih! Ben senin Miden. Sindirim fabrikasının CEO'su. Senin için burada çok sıkı çalışıyorum ama şu cipsler ve gazlı içecekler işi biraz fazla zorlaştırıyor. Artık biraz bana da kulak vermez misin? Sadece tadını değil, sonuçlarını da düşün!"   Fatih şaşkınca gülümsedi: *"Peki, Mide. Neleri seviyorsun, bana söyle de ona göre bir şeyler yapayım."*   Mide, ciddi bir edayla ama hafif bir mizah katmayı ihmal etmeyerek anlatmaya başladı:   "Bak, beni mutlu etmek istiyorsan şu lezzetlere yönelmelisin: yoğurt, lif dolu tam tahıllı ekmekler, ferahlatıcı nane çayı, muhteşem brokoli, ve tabii ki her şeyin kraliçesi: zeytinyağlı yemekler. Bunlar sindirim işimi kolaylaştırır, enerji sağlar, hatta bazen beni dans ettirir!"   Fatih kahkaha attı. Ama Mide bi...