Ana içeriğe atla

Kayıtlar

dayanışma etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

SON BÖLÜM: YARINLARI İNŞA ETMEK

  SON BÖLÜM: YARINLARI İNŞA ETMEK  Güneş, kamp alanını son kez aydınlatıyordu. Çocuklar, çadırlarını toplarken içlerinde garip bir his vardı. Burada geçirdikleri günler boyunca öğrendikleri her şey, onları farklı insanlar yapmıştı. Doğa, teknoloji, etik, bilim ve insan ilişkileri... Bütün bu deneyimler, onların düşüncelerini şekillendirmişti. Ama şimdi, evlerine dönme vakti gelmişti.   Sinem Hanım çocukları etrafına topladı. Gözlerinde gurur vardı.   "Bu yolculuğa başladığımızda sadece keşfetmek istiyordunuz. Ama şimdi fark ettiniz ki sizler artık sadece keşfetmiyorsunuz, geleceği inşa etmeye hazırlanıyorsunuz."   Çocuklar sessizce ona baktılar. Gerçekten de düşünceleri değişmişti. Bir zamanlar sadece oyun oynayan, eğlenen çocuklardı. Ama artık dünya hakkında büyük fikirleri vardı.   Araçlara binip kamp alanından ayrıldılar. Yol boyunca sohbet ettiler, yaşadıkları deneyimleri yeniden hatırladılar. Sofia camdan dışarı bakarken iç çekti:...

DOKUZUNCU BÖLÜM: GELECEĞİ BESLEYEN TOPRAK

  DOKUZUNCU BÖLÜM: GELECEĞİ BESLEYEN TOPRAK  Sabah kamp alanı alışılmadık bir sessizliğe uyanmıştı. Son günlerde teknoloji, çevre bilinci, yangınlar ve yasadışı ağaç kesimleri üzerine birçok şey öğrenmişlerdi. Ama bugün, hayatın en temel kaynağı olan tarım ve hayvancılıkla ilgili büyük bir keşfe çıkacaklardı.   Sinem Hanım, çocukları etrafına topladı.   "Bugün sizi çok önemli bir yere götürüyorum. Hepimiz günlük hayatımızda besleniyoruz, gıda tüketiyoruz. Ama bu gıdanın nereden geldiğini ve nasıl üretildiğini gerçekten biliyor muyuz? Şimdi, tarım alanlarını ve hayvancılıkla uğraşan çiftçileri ziyaret edeceğiz."  Çocuklar heyecanlandı. Birçoğu tarımın ne kadar büyük bir rol oynadığını bilmiyordu. Onlar için yiyecekler sadece marketlerden alınıyordu. Ancak doğrudan tarladan sofralara gelen uzun süreç hakkında fazla fikirleri yoktu.   Toprak ve Tarım: Geleceğin Kaynağı  Birkaç saatlik yolculuğun ardından geniş bir tarım alanına ulaştılar. Ö...

5. BÖLÜM: YANAN ORMAN VE BÜYÜYEN FARKINDALIK

    5. BÖLÜM: YANAN ORMAN VE BÜYÜYEN FARKINDALIK Sabahın erken saatlerinde kamp alanında hafif bir hareketlilik vardı. Çocuklar, yeni bir keşif yürüyüşü yapmak için hazırlanıyordu. Doğanın güzelliklerini görmek, farklı bitkileri ve hayvanları tanımak istiyorlardı. Ancak bilmedikleri şey, bugün onları büyük bir felaketin beklediğiydi.   Sinem Hanım çocukları gruplara ayırdı ve onları ormanın iç kısımlarına doğru yönlendirdi. Birkaç saat boyunca çocuklar sessizce ağaçların altında yürüdüler. Katana, ağaç gövdelerindeki desenleri incelerken, Yasmin kuş seslerini dinliyordu.   Ancak aniden, Sofia’nın sesi yankılandı:   "Duman! Bir yerlerden duman yükseliyor!"  Çocuklar hızla bulundukları yerden daha açık bir alana çıkınca, ormanın derinliklerinden gelen siyah dumanları fark ettiler. Ağaçların arkasında kırmızı ve turuncu alevler yükseliyor, rüzgârla birlikte daha da büyüyordu.   "Yangın çıkmış!" diye bağırdı Haruto, korkuyla geri a...

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: KENDİNİ BULMAK

   ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: KENDİNİ BULMAK Akşam kamp ateşinin etrafında toplanan çocukların yüzlerinde yorgunluk vardı, ama bu yorgunluk öğrenmenin ve keşfetmenin verdiği tatlı bir huzurdu. Gün boyunca karşılaştıkları zorlukları birlikte aşmışlardı sadece teknik değil, duygusal engeller de vardı.   Sinem Hanım ateşin çıtırtıları arasında çocuklara dönerek sordu:   "Bugün çok şey yaşadık. Şimdi kendinize bir soruyu sormanızı istiyorum: Bugün ne öğrendiniz?"  Sofia, ateşin ışığında ellerini dizlerine koyarak derin bir nefes aldı. "Eskiden her şeyi kendim yapmaya çalışırdım,"  dedi. "Ama bugün, bir sorunu çözmek için başkalarının fikirlerine de ihtiyacım olduğunu fark ettim. Birlikte düşününce daha güçlü oluyoruz." Yanında oturan Emil başını salladı. "Evet, ben de sürekli hızla ilerlemek istiyorum. Ama bazen yavaşlamak ve detaylara bakmak gerekiyor. Bugün bunu öğrendim."   Li, defterini kapatarak gülümsedi. "Bugün ilk kez gerçekten kendimi duyurdum. ...

BİRLİKTE ÇALIŞMANIN ZORLUKLARI

  BİRLİKTE ÇALIŞMANIN ZORLUKLARI     Sabahın erken saatlerinde kamp  alanında hafif bir telaş  vardı. Çocuklar,  artık buraya iyice alışmışlardı ama  gerçek anlamda bir ekip olarak  çalışmaları gerektiği gerçeğiyle  yüzleşmeye başlıyorlardı. Kahvaltıda  herkes bir şeyler anlatmaya başlamıştı.   Sofia’nın sesi diğerlerinden bir tık daha yüksek çıktı:   "Tamam, dünkü bitki sensörleri harikaydı ama bugün ne  yapıyoruz? Biri bize söylesin!"  Fransız Camille, derin bir nefes alıp parmaklarını masaya  vurdu.   "Önce bir strateji belirlememiz gerek. Herkes kendini  tanıtmalı, kim ne yapabilir bilmiyoruz bile."  Emil başını sallayarak çatalıyla oynuyordu.   "Bazı şeyler fazla konuşuluyor. Ben mühendislik  kısmına bakarım, kim uğraşıyor?"   Tam bu sırada Katana, elinde kampın ilk çalışma planıyla  içeri girdi.   "Öğretmenler ekipleri ayırmış. Dört ...

DÜNYA ÇOCUKLARI KAMPTA

  DÜNYA ÇOCUKLARI KAMPTA  Hafif bir rüzgâr esiyordu. Çocuklar, kamp alanına adım attıklarında birbirlerine kısa bakışlar attı, kimisi meraklı, kimisi biraz çekingen. Dünyanın dört bir yanından gelen bu çocuklar, bir arada nasıl yaşayacaklarını henüz bilmiyorlardı. Ama burada olmalarının bir sebebi vardı: öğrenmek, keşfetmek ve birbirlerini anlamak.  Ben Sinem. Bu kampın rehberi ve çocukların gelişimlerine tanıklık eden kişiyim. Buraya geldiklerinde ilk gözlemlediğim şey, her birinin  çok farklı bir kültürden geldiği, ama aynı merakı taşıdığıydı. Bilimi, doğayı, birbirlerini anlama arzusunu.   Brezilyalı  Sofia, elinde küçük bir not defteriyle etrafına bakarken, Çinli  Li yanına yaklaşarak selam verdi. Ama işler hemen kusursuz gitmedi. Katana, kendi geleneksel selamlaşmasını yapmak istedi, ancak karşısındaki çocuk ne yapacağını bilemedi. Almanya’dan gelen Emil, sadece kısa bir baş selamıyla konuşmayı reddetti. Küçük bir sessizlik oldu.   ...

Bir Masal Başlıyor: Yarın Yeni Serimize Kavuşuyoruz!

  Bir Masal Başlıyor: Yarın Yeni Serimize Kavuşuyoruz!   Sevgili okur, kalplerimizi ısıtacak, hayal gücümüzü harekete geçirecek ve tüm dünya çocuklarını kucaklayan yepyeni bir hikâye serisine başlıyoruz! Bu seride, sadece eğlenceli maceralar değil, aynı zamanda dostluk, cesaret, adalet ve sevgi gibi en değerli kavramları birlikte keşfedeceğiz.   Hangi kıtada, hangi kültürde olursa olsun, her çocuğun kalbinde taşıdığı ortak değerleri ve hayallerini bu hikâyelerde bulacaksınız. Peki, bu serinin kahramanları kimler olacak? Ne tür sürprizler bizi bekliyor?Şimdilik bunları saklı tutuyorum—ama yarın, ilk bölümü okuduğunuzda büyük bir dünyanın kapılarının aralandığını hissedeceksiniz!   Hazır olun, çünkü yarın yeni bir yolculuk başlıyor. Görüşmek üzere!    26.05.2025 Mesime Elif Ünalmış 

Jüpiter’in Sırları

  Jüpiter’in Sırları Uzay mekiği, Güneş Sistemi’nin en büyük gezegeni olan Jüpiter’e yaklaşırken, çocuklar ekranlardaki büyüleyici manzaraya kilitlenmişti. Önlerinde devasa gaz bulutları, Büyük Kırmızı Leke ve halkalarla süslenmiş koca bir gezegen duruyordu.   Ali: “Bu şey devasa! Dünya bunun yanında minnacık kalıyor!”   Sinem: “Astrolojide Jüpiter şans ve bolluğu simgeler. Ama şu an bu devasa gezegenden çok da ‘şanslı’ hissetmiyorum.”   Bilge Ruh, çocukların sorularını dikkatle dinleyerek anlatmaya başladı.   “Jüpiter gerçekten büyüleyici bir gezegen. Gaz devleri arasında en büyüğü! Aslında katı bir yüzeyi bile yok—tamamen gazlardan oluşan bir dünya. Çıplak gözle bile görebilirsiniz çünkü Güneş’ten sonra sistemdeki en parlak cisimlerden biri.”   Büyük Kırmızı Leke ve Fırtınalar Ekip, mekiğin kameralarını Jüpiter’in ünlü fırtına bölgesine çevirdi. Büyük Kırmızı Leke, kızıl renkli kasırga gibi dönerek korkutucu bir görüntü oluşturuyo...

JALENİN BAKLİYAT SERÜVENİ: SOYA FASULYESİ

  JALENİN BAKLİYAT SERÜVENİ: SOYA FASULYESİ Jale'nin tatilinin bitmesine üç gün kalmıştı. Dedesi, soya fasulyesinin çok fazla bilinmediğini ve bu yüzden en küçük tarlaya ektiğini söyledi. Jale, dedesinin ektiği bakliyatları tanımak istiyordu, bu yüzden tarlada dolaşmaya çıktılar. Tarlada dolaşırken komşu çiftçiye rastladılar. Dedesi, torununa bakliyatları anlattığını ve güzel torununu bakliyatlarla ilgili bilgilendirdiğini söyledi. Komşusu da kızı Zeynep'i yanına alarak, "Kızım Zeynep, benim en büyük yardımcım" dedi. Jale ve Zeynep hemen arkadaş oldular. İşleri bittiğinde eve uğrayarak üzerini değiştiren Jale, Zeynep ile parkta buluştu. Dedesi, Jale'ye soya fasulyesinin içeriğini ve vücudumuz için gerekli vitaminleri anlattı. "Soya fasulyesi, protein, lif, vitamin K, B vitaminleri ve demir açısından zengin bir besindir," dedi dedesi. "Ayrıca, soya fasulyesi kalp sağlığını destekler ve kolesterol seviyelerini düşürmeye yardımcı olabilir." Ded...

Eğitimin ve Toplumun Çöküşü Giriş

  Eğitimin ve Toplumun Çöküşü Giriş Bugün okullarda yaşanan temizlik sorunları, çocukların tuvalete girmemek için kendilerini zorlamasına ve bazen karın ağrısı şikayetiyle velilerin aranmasına neden oluyor. Bu durum, çocukların okullarda toplum içinde davranış ve sorumluluklarını öğrenmelerinde ciddi sıkıntılar yaratıyor. Öğrencilerin Davranışları Ayrıca, çocukların hem öğretmenlerine hem de okul ve sınıf arkadaşlarına karşı acımasız ve saygısız olabilmesi durumu daha da kötüleştiriyor. Söz dinlemeyen, disiplin kurallarına uygun hareket etmeyen çocuklar, birbirlerinden örnek alarak öğretmenlerine zor anlar yaşatıyorlar. Bazen öğretmenlerin küçük uyarıları bile soruşturma konusu olabiliyor. Eğitim Sistemi Sorunları Eğitim sistemindeki bu çöküşün baş mimarı, ülkeyi yöneten siyasilerin yanlış politikalarıdır. Öğretmenler çok değerli olsa da, yanlış bir eğitim sistemine taraf olmaya zorlanmaları ve sistemin kısıtları karşısında çaresiz kalmaları oldukça üzücüdür. Çocuklara bi...

BİR TOPLUMUN KADERİ

  BİR TOPLUMUN KADERİ Bir toplumun kaderi, bir kişinin iki dudağı arasından çıkan emirlerle tuzaklanan yaşamlarla heba olmamalı. Ah benim güzel ülkemin güzel insanları! Başına gelen her olayı kadere bağlayan zihniyetin yönetiminde yaşam savaşı verirken, bir yandan da bunun kader olduğuna inanan insan sayısını çoğaltıyorlar. Hedefleri, cehaletten nam alan topluluklar sadece günü kurtarmanın derdine düşmüşler. Varlıklarını güç koltuklarında buldukları süre içindir bütün vaatleri. Gelecek yüz yıl için projeleri yok. Toplumun daha sağlıklı, daha güvenli, daha eğitimli bir dünyada söz sahibi olacak, fikirlerini daha özgür ifade edecek gençlerimiz ve geleceğimizi inşa edecek, aklı hür, fikri hür zihniyetlerin oluşmasına asla izin vermeyeceklerdir. Ne yazık ki, bütün değer yargılarımızı altüst edecek, o sıcak koltuklardan ayrılmamak için her türlü kötülüğü yapmaktan vazgeçmeyeceklerdir. Ancak toplum, bu zihniyetin her defasında yeniden kişisel çıkarlarını gözetmeksizin bu yapıya karşı ç...

DOĞANIN SAVAŞÇILARI

  DOĞANIN SAVAŞÇILARI Bir zamanlar, çok güzel bir vadi varmış. Bu güzel vadide, bin bir renkte güzel canlılar yaşarmış. Küçük, sevimli bir tavşan, vadinin kenarına oturup etrafını büyük bir keyifle izlermiş. Yine bir gün, sevimli tavşan vadinin kenarında etrafını izlerken, vadideki bin bir renkteki çiçeklerin solduğunu, yemyeşil çimenlerin kuruduğunu fark etmiş. Vadide akan suların içine yüzlerce plastik şişe, çöp ve kimyasal atıkların karıştığını görmüş. Sevimli tavşanın gözleri yaşarmış. Hava her geçen gün gri bir hal almaya başlamış. Canlılar üzgünmüş; kelebekler uçamayacak kadar yorgun görünüyormuş. Vadide neşe saçan kuşlar artık şarkı söylemiyormuş. Bu durum, sevimli tavşanın canını çok sıkıyormuş. Tavşan, daha fazla dayanamayacağını, her şeyin eskisi kadar güzel olabileceğini ve bu kirliliği kabul etmeyeceğini düşünmüş. Sonra bütün arkadaşlarını toplayarak bu duruma daha fazla seyirci kalamayacaklarını, aksi takdirde canlıların sonunun geleceğini anlatmış. Bütün arkadaşları...

SAFLIĞIN ÖTESİNDE

  SAFLIĞIN ÖTESİNDE İnsani değerlere önem veren bir toplumda yaşamak, Kenan için belki büyük bir şanstı. Çünkü Kenan, akli dengesi yerinde olmayan, saf ve temiz yürekli bir insandı. Rahatsızlığı herkes tarafından biliniyordu ve davranışları artık rahatsızlık yaratmadığı için Kenan özgürce dolaşabiliyordu. Kenan, yoksul bir ailenin çocuklarından biriydi. Tüm saflığıyla toplumda varlığını sürdürüyordu ve yaşam tarzı ile kimseye rahatsızlık vermiyordu. Bu saf delikanlının her yerde bir açık kapısı vardı. Çünkü onun masumiyetini herkes çok seviyordu. Ancak Kenan’ın kıyafetlere karşı bir tahammülsüzlüğü vardı. Kışın ortasında dahi ince bir tişört ve pijamayla çetin hava koşullarıyla baş ediyordu. O, bir çocuk gibi bakıma muhtaç yaşıyordu. Kapalı ortamları sevmezdi. Sürekli geziyor, sık sık çarşıya gidiyordu. Birçok esnafı ziyaret ederek, aklınca onlara yardım ediyordu. İstediği lokantaya girer, karnını doyurup çıkardı. Para ödeme derdi yoktu. Bu güzel insanın, açık bir kredisi vardı. ...

TEMBEL OĞLANIN DÖNÜŞÜMÜ

  TEMBEL OĞLANIN DÖNÜŞÜMÜ Bir varmış bir yokmuş, çok eski zamanların birinde, yaşlı bir değirmenci ve hanımı yaşarmış. Değirmenci oldukça yoksul ama çok iyi kalpli biriymiş. Bu değirmencinin bir de yakışıklı fakat tembel bir oğlu varmış. Değirmenci ve karısı onun tembelliğinden çok rahatsızlık duysalar da bunu ona hissettirmemişler. Bir süre sonra herkes tarafından tembel olarak anılmaya başlamış. Oğlan bu söylemlerden çok rahatsız olduğu için bir karar alarak evi terk edeceğini, kendine bir hayat kuracağını ve artık kimseye yük olmak istemediğini söylemiş. Değirmenci ve karısı üzülmüş gibi yapsa da aslında içten içe seviniyorlarmış. Değirmenci, oğluna yolda yemesi için ona çok güzel ekmekler ve çeşitli süt ürünleri koymuş. Oğlan, anne ve babasından helallik istedikten sonra yola koyulmuş. Az gitmiş uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş. Oğlanın yürümeye mecali kalmamış. Kendi kendine "Şu güzel ağacın altında biraz dinlenip azığımı yiyeyim," demiş. Oğlan bohçasını yere koyarak ke...

MEYVELERİN DÜNYASI ÇİLEK 🍓

  ÇİLEK 🍓 Merhaba Eylül, - Merhaba Çilek, nasılsın? İyi misin? - Sevgili Çilek, seni gördüm, çok daha iyi oldum. Burada en çok merak ettiğim meyvelerden birisin. Çilek, nasıl faydaların olduğunu bilmiyorum ama baştan söyleyeyim, seni çok seviyorum. Armut bu konuda bana biraz darıldı, ama ne yapayım, seni görünce biraz heyecanlandım. - Tamam  Eylül O halde önce faydalarımdan bahsedeyim. Şunu belirtmeden geçemeyeceğim, en sevdiğim yanım mis kokulu meyvelerden biri olmam. Herkes benim mis kokunu çok seviyor, tabii görünüşümü de çok severler. O halde, hazır arkamda kimse yokken sana rahat rahat faydalarımdan bahsedeyim. Öncelikle, insan vücudundaki kanı temizleme özelliğim var. Tanıdığın gergin insanlar varsa, benden bahsedebilirsin. Çünkü sakinleştirici bir etkiye sahibim. Diş etlerini güçlendiririm. Şey, konuşurken fark ettim, sanırım senin de diş etlerinde sorun var, beni rahatlıkla tüketebilirsin. - Evet, meyvelerinizin yanı sıra abur cubur da seviyorum, özellikle çikol...

Misafirperverliğin Gücü

Misafirperverliğin Gücü Anıl, büyük şehirde doğmuştu ve daha önce oturduğu şehirden hiç ayrılmamıştı. Bir gün tatilde dedesinin köyüne gitmeye karar verdiler. Annesi, yolda Anıl'a köyde nasıl bir yaşam olduğunu anlatıyordu. Anıl, köydeki hayatın farklılıklarını anlamaya çalışıyordu. Köye vardıklarında, dedesi ve anneannesi onları kapıda karşıladı. Dedesi, onlar için birbirinden lezzetli yemekler hazırlatmıştı. Anneannesi daha çok yöresel yemekler yapmıştı. Ellerini yıkadıktan sonra sofraya oturdular. Anıl, hazırlanan bu sofra karşısında şaşkına döndü ve annesine dönerek, "Anne, anneannem ne kadar çok yemek yapmış," dedi. Dedesi söze karıştı: "Neden şaşırdın oğlum? Bir misafir geldiğinde güzel bir sofra hazırlanır, misafirin yatacağı yataklar değiştirilir ve nerede rahat edecekse orada oturtulur. Misafir her zaman başımızın tacıdır." Anıl, dedesinin bu sözlerinden etkilenerek annesine dönüp, "Anne, bundan böyle biz de misafirlerimize böyle davranalım,...