Ana içeriğe atla

Kayıtlar

kelimelerin dili etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İkinci bölüm : Güven "in Doğumu

  İkinci bölüm : Güven "in Doğumu Gecenin en içe dönük saatinde, yıldızlar Gölgeli Kasaba’nın üstüne usulca eğilmişti. Rüzgâr neredeyse nefes almayı unutmuş gibiydi. O gece Filiz Hatun doğum sancısıyla kıvranırken, Mehmet Efendi’nin gözleri karanlığa bakıyor ama yüreği çoktan dualara sığınmıştı. İkisinin de kalbinde bir huzursuzluk vardı — çünkü o gece başka bir sancı da toprağın derinliklerinde yankılanıyordu. Bir ağaç... çok uzakta, rüzgârsız bir gökyüzü altında, sanki Filiz’in sancısını hissediyordu. Zehirli Ağaç... Doğum gerçekleştiğinde, evin içi bir anda aydınlandı. Kandiller yanmadı, ama duvarlar altın sarısına büründü. Filiz, yorgun bir tebessümle oğlunu kucağına aldı. Saçları babasınınki gibi altın sarısıydı, gözleri ise deniz gibi derindi. Onu kucaklayan sadece annesi değil, sanki kaderin ta kendisiydi. Bu çocuğun ismi başka türlü konulamazdı. Güven... çünkü o geldiğinde evdeki her şey, ilk kez suskunlukla değil, huzurla sessizleşti. Ama sevinç uzun sürmedi. Henüz çocuğu...

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: TEMİZ BİR GELECEK

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: TEMİZ BİR GELECEK  Sabah kamp alanında hafif bir telaş vardı. Bugün, tüm çocuklar için büyük bir sorumluluk günüydü: çevre temizliği yapacaklardı. Sinem Hanım sabahın erken saatlerinde kampın ortasında çocukları etrafına topladı.   "Bugün çok önemli bir göreve başlıyoruz. Hep birlikte yaşadığımız alanı temizleyeceğiz ve çevre bilincinin ne kadar değerli olduğunu göreceğiz. Bir yerin temiz ve sağlıklı olması, insanların yaşam kalitesini doğrudan etkiler. Kirli ve bakımsız bir yerin içinde yaşamak, insanların düşüncelerini, enerjisini ve hatta hayallerini bile etkileyebilir," dedi.   Sofia heyecanlıydı. "Harika! Hem doğayı koruyacağız hem de birlikte çalışacağız!" dedi büyük bir coşkuyla.   Ancak, aralarında endişeli olan biri vardı: Ravi. O, gelişmemiş bir bölgeden, büyük şehirlerin çok uzağında bulunan dar sokaklardan gelmişti. Bu kamp onun için zaten büyük bir değişimdi, ama bugün yapılacak temizlik onun düşüncelerini derinden sarsıyor...

Bir Masal Başlıyor: Yarın Yeni Serimize Kavuşuyoruz!

  Bir Masal Başlıyor: Yarın Yeni Serimize Kavuşuyoruz!   Sevgili okur, kalplerimizi ısıtacak, hayal gücümüzü harekete geçirecek ve tüm dünya çocuklarını kucaklayan yepyeni bir hikâye serisine başlıyoruz! Bu seride, sadece eğlenceli maceralar değil, aynı zamanda dostluk, cesaret, adalet ve sevgi gibi en değerli kavramları birlikte keşfedeceğiz.   Hangi kıtada, hangi kültürde olursa olsun, her çocuğun kalbinde taşıdığı ortak değerleri ve hayallerini bu hikâyelerde bulacaksınız. Peki, bu serinin kahramanları kimler olacak? Ne tür sürprizler bizi bekliyor?Şimdilik bunları saklı tutuyorum—ama yarın, ilk bölümü okuduğunuzda büyük bir dünyanın kapılarının aralandığını hissedeceksiniz!   Hazır olun, çünkü yarın yeni bir yolculuk başlıyor. Görüşmek üzere!    26.05.2025 Mesime Elif Ünalmış 

VEDA

 Merhaba arkadaşlar, bu yazımı bir arkadasım amatörce seslendirdi. Kendisine teşekkür ederim. YouTube kanalımda eklediğim bir video  YouTube kanal ismim Mesime Ünalmış  Kitaplarımda gôbek adımla  şu şekilde yer alıyor. Mesime Elif Ünalmış 

Paylaşmanın Gücü

  Paylaşmanın Gücü Güzel bir bahar gününde küçük Başak, annesiyle birlikte parka gitmek üzere evlerinden çıktı. Yol boyunca kuş sesleri, rengârenk çiçekler ve ağaçların şenlikli görüntüsü Başak’ın neşesini artırıyordu. Ancak sokak köşesine vardıklarında, huzur dolu bu tablo yerini acımasız bir manzaraya bıraktı. İki kedi, çöp konteynerının etrafında vahşice birbirleriyle kavga ediyordu. Başak bu sahneye ilk kez tanık olmuştu ve içi hüzünle dolmuştu. Bencilce davranıp diğer kedilere bir parça bile bırakmayan hırçın kediye şaşkınlıkla bakarken, kendini tutamayıp annesine dönerek, “Anne, neden paylaşmıyorlar? Bırak onları ayırayım, böylece herkes yiyebilir,” dedi. Annesi, hırçın kedinin oldukça sinirli olduğunu ve müdahale etmeye kalkışırlarsa zarar görebileceklerini açıkladı. Ancak bu manzara onun da huzurunu bozmuştu. Çevresine bakındı ve ağacın dalından düşmüş bir çubuğu fark etti. Yavaşça ilerleyip çubuğu yerden aldı ve kedilerin dikkatini çekmeden etleri çubukla farklı köşelere d...

Meğer Karıncalar da Susarmış

  Meğer Karıncalar da Susarmış Karıncalar hep dikkatimi çekmiştir. Genelde her çalışkan insanı karıncalara benzetirler. Karıncaların pek çok çeşidi var; atlıkarıncalar, atom karıncalar, irili ufaklı adını bilmediğimiz birçok çeşidi… Hızları farklı olsa da en önemli özellikleri değişmez; hepsi de çok çalışkandır. Ben sıkıldıkça onları seyreder, bazen de yardım ederdim. Almayı düşündükleri yiyecekleri onlara yaklaştırır, yorulmalarını engellerdim. Ama onlar yiyecekleri yuvalarına bırakıp hiç dinlenmeden geri döner, mesai bitimine kadar sürekli çalışırlardı. Geceleri çalıştıklarını hiç görmedim. Sanırım dinleniyorlardı. Ben ise karıncaların gece gündüz durmadan çalıştıklarını düşünürdüm. Meğer çalışma saatlerini hiç aksatmadıklarını ve çok erken saatte uyandıkları için “çalışkanlık lakabını” hak etmişlerdi. Bu çalışkan karıncalara ben de tanık oluyordum. Nokta kadar bir yiyeceği hiç üşenmeden kilometrelerce taşıyorlardı. Gıkını bile çıkarmazlardı. Yalnız köylü karıncalar ile şehir ...

ÇUKURA DÜŞEN BENEKLİ

  ÇUKURA DÜŞEN BENEKLİ Sultan, duygusal bir çocuktu ve hayvanları çok severdi. Her fırsatta onlarla konuşur, onları beslemek için elinden geleni yapardı. Bir gün Sultan, kardeşi Sema ile birlikte inekleri beslemek için meraya götürdü. Komşuları Mehmet Amca, tarlasında su olduğunu fark etmiş ve oldukça büyük çukurlar açarak suyu bulmayı umarak tarlasında çalışmalara başlamıştı. Sultan, şarkılar ve türküler eşliğinde ineklerin beslenmesi için ellerinden geleni yapıyordu. En sevdiği inek ise Benekli’ydi. Benekli, lezzetli yiyeceklerin peşinde giderken yanlışlıkla Mehmet Amca’nın tarlasına girmişti. Sultan, Benekli’nin olmadığını fark edince paniğe kapıldı ve etrafına bakındı, ancak Benekli ortalıkta görünmüyordu. Kardeşine seslendi. Diğer inekleri bir araya toplayarak kardeşine teslim etti. Sultan, panik içinde Benekli’yi aramaya koyuldu. Her yere baktı, ancak bulamadı. Mehmet Amca’nın tarlasına baktı, yine bir şey göremedi. Nefes nefese kalmış bir şekilde "Benekli, Benekli!" ...

Mor Işıkların Çağrısı. (Şiir Denemesi)

  Mor Işıkların Çağrısı Ey karanlık, aç mor ışıklarını  Düştüm yola, geliyorum.  Zifiri karanlıkta beyazı arıyorum.  Bir yanım siyah, diğer yarımı arıyorum.  Duygular tutuklu, yer ise eksik.  Gökyüzü nerede, bulamıyorum.  Korku sarmış her yeri.  Güneş de küsmüş ahali. Sen açmazsan mor ışıklarını  Kapatırım sana gözlerimi.  Beyaz bulur elbet beni.  Yeşil de küsmesin, dönsün geri. Mor ışıklar öpüyor karanlığı,  Sonunda beyaz da görünüyor.  Bir iki adım sonra beyaz siyaha,  Siyah beyaza karışıyor.  Gülümsüyor güneş oradan.  Yeşil de veriyor selamı oradan. Ortalık curcuna,  Çocuklar dans ediyor.  Kelebekler gökyüzünde  Son kozunu oynuyor. Güneş gülümseyince oradan,  Tüm canlılar hareketleniyor.  Mor ışıklar öpsün hep karanlığı,  Aydınlık hep siyahla yarışsın,  Alsın intikamını.  Dengesini bozmayın bu dünyanın.  Kötülükle olmuyor, inanın....

ZAMLARLA ÇİZİLEN HAYATLAR

  ZAMLARLA ÇİZİLEN HAYATLAR Akşam yemeği yemek için masaya oturduk. Ana haber bülteni spikeri, arka arkaya yapılan zamları sıraladı. Hemen ardından, sokak röportajında vatandaşa uzatılan mikrofon, insanların sabrını zorlayan ekonomik kriz, vatandaşı çileden çıkarmıştı. Çalışan da, çalışmayan da, isyan etme noktasına gelmişti. Birbirini izleyen iç karartıcı haberler canımı sıkmıştı. Her gün daha da kötüye gideceğimizin bilincinde süreci izliyorduk. Sabah uyandıktan ve evdeki rutin işleri yaptıktan sonra markete gittim. Rafların çoğu boştu. İnsanlar kıtlık var söylentilerini dikkate alarak, marketteki raflara hücum etmişlerdi. Ben rafların arasında dolaşırken, anne baba ve çocuk meyve reyonunu izliyordu. Çocuk, “Anne bundan, bir de bundan istiyorum,” diyerek parmağıyla işaret ediyordu. Anne-baba küçük kızı kıramadılar. Poşetin içine iki elma, iki portakal, bir de muz koydular. Anne ve baba meyve yiyemezdi. Çocuk ise belki bir ay sonra iki elma, iki portakal, bir de muz alabilirdi. ...

" Pulsuz Mektup"

  " Pulsuz Mektup" Bir yıldız kaydı yüreğimin en derinlerinden. Gökyüzüne doğru yürürken o, yüreğimde derin bir sızı bırakmıştı. Tarifsiz bir acıydı hissettiğim. Dinmeyen gözlerimden akan sevgi tomurcuklarının, her damlasında ayrı bir anlam vardı. Kolay mıydı? Hayal kurmayı, her koşulda ayakta durmayı, yaşamın en olumlu yanlarını görmeyi öğreten birinden ayrılmak. Hele de hayalini kurduğun her şeyi küçük bir köyde yaşayarak, hayatın bütün varyantlarının bu köyün ekseninde döndüğünü düşünen bir çocuğun yüreğinde derin izler bıraktın. Küçük bir köyde yaşayan çocukların eğlence kaynağıydın. Benle beraber ağlayan çocuklar da hâlâ masalcı amcalarını arıyorlar. Her birinin yüzünde seni anımsadıkları zaman acı bir gülüş beliriyor. Kaybetmişlik çok acıydı. Masalcı amcasını sonsuzluğa yolcu eden çocuklar, beraberinde umudu da yitirmişlerdi. Canım amcam, sen orada iyi misin? Bize, insanlar öldüğünde yıldız olup gökyüzüne yükselir diyordun. Yıldızlar ne kadar da parlıyordu ve biz ne ç...

MEYVELERİN DÜNYASI EJDER MEYVESİ

  EJDER MEYVESİ Merhaba Eylül, - Merhaba Ejder Meyvesi, nasılsın? İyi misin? - Sevgili Eylül, seni gördüm, biraz daha iyi oldum. Burada en çok merak ettiğim meyvelerden birisin. Ejder Meyvesi, nasıl faydaların olduğunu bilmiyorum ama baştan söyleyeyim, seni çok merak ediyorum. İsmini ilk duyduğumda çok heyecanlandım. Seni özellikle çok merak edince Muz bu konuda bana biraz darıldı, ama ne yapayım, seni görünce biraz heyecanlandım. - Tamam Eylül  O halde önce faydalarımdan bahsedeyim. Şunu belirtmeden geçemeyeceğim, en merak ettiğim  tropikal meyvelerden birisin. Herkes senin egzotik görüntünü konuşuyor, tabii tadını da , teşekkur ederim. Hazır arkamda kimse yokken sana rahat rahat faydalarımdan bahsedeyim. Öncelikle, C vitamini deposuyum. Bağışıklık sistemini güçlendiririm ve vücudu hastalıklara karşı korurum. Lifli yapım sayesinde sindirimi kolaylaştırırım ve kabızlığı önlerim. Ayrıca, içerdiğim antioksidanlar sayesinde cildin genç ve sağlıklı kalmasına yardımcı olu...

MEYVELERİN DÜNYASI PORTAKAL

  Merhaba Eylül, - Merhaba Portakal, nasılsın? İyi misin? - Sevgili Eylül,  sana yetistiğim için şimdi çok iyiyim. Sabırlı bir meyveyim. Bu yüzden arkadaşlarıma öncelik verdim. Bir çok yerde yetiştirildiğim için her çocuğa kolaylıkla ulaşırım. Bu yüzden en son seninle konuşmak istedim. Ama arkadaşlarım Eylül uyanabilir deyince, biraz telaşlandım ve koşmaya başladım.  Sana önce geldiğim  topraklardan bahsedeğim. anavatanım olan Güneydoğu Asya'dır, ancak dünyanın dört bir yanına yayıldım. Özellikle Akdeniz bölgelerinde çok seviliyorum. Meyve bahçelerinde bolca bulunurum ve her zaman taze ve lezzetliyim. - Bu çok ilginç sevgili Portakal, tazeliğini koruman çok güzel. Peki, nasıl faydaların var? Anlatmak ister misin? - Tabii ki, Eylül. Faydalarımdan bahsederek hem seni hem de kendimi biraz neşelendireyim. Öncelikle, C vitamini deposuyum. Bağışıklık sistemini güçlendiririm ve soğuk algınlığına karşı koruyucu etkilerim vardır. İçerdiğim antioksidanlar sayesinde vücudu...

MEYVELERİN DÜNYASI ÇİLEK 🍓

  ÇİLEK 🍓 Merhaba Eylül, - Merhaba Çilek, nasılsın? İyi misin? - Sevgili Çilek, seni gördüm, çok daha iyi oldum. Burada en çok merak ettiğim meyvelerden birisin. Çilek, nasıl faydaların olduğunu bilmiyorum ama baştan söyleyeyim, seni çok seviyorum. Armut bu konuda bana biraz darıldı, ama ne yapayım, seni görünce biraz heyecanlandım. - Tamam  Eylül O halde önce faydalarımdan bahsedeyim. Şunu belirtmeden geçemeyeceğim, en sevdiğim yanım mis kokulu meyvelerden biri olmam. Herkes benim mis kokunu çok seviyor, tabii görünüşümü de çok severler. O halde, hazır arkamda kimse yokken sana rahat rahat faydalarımdan bahsedeyim. Öncelikle, insan vücudundaki kanı temizleme özelliğim var. Tanıdığın gergin insanlar varsa, benden bahsedebilirsin. Çünkü sakinleştirici bir etkiye sahibim. Diş etlerini güçlendiririm. Şey, konuşurken fark ettim, sanırım senin de diş etlerinde sorun var, beni rahatlıkla tüketebilirsin. - Evet, meyvelerinizin yanı sıra abur cubur da seviyorum, özellikle çikol...

MEYVELERİN DÜNYASI AYVA

  AYVA Merhaba sevgili Eylül, Ben Ayva. Şeftali biraz utangaç olduğumu söylemiş, ve evet, biraz utangaç olduğumu kabul edebilirim. Seni görünce heyecanlandım, ama benden utanmana gerek yok. Benimle rahatça konuşabilirsin. Şimdi sana faydalarımdan bahsedeyim. Öncelikle, zayıflamaya yardımcı olurum. Beni yiyen kolay kolay acıkmaz, çünkü mideyi tok tutarım. Virüslere karşı koruyucu bir kalkan görevi yaparım ve saç uzamasına yardımcı olurum. Senin uzun saçları sevdiğini duydum ve bu durumu sana hemen anlatmak istedim. Prensesler gibi saçlarının uzamasını istiyorsan, beni yemelisin. Ben de birçok arkadaşım gibi cilt güzelliğine katkıda bulunurum. Çekirdeklerime çok az su ekleyerek kremsi bir jel elde edebilir ve bu jeli yüzüne sürerek cildinin güzelleşmesini sağlayabilirsin. Ancak bu söylediğim yetişkinler için geçerli ve her cilde uyum sağlamayabilir. Bu yüzden dikkatli olunmalıdır kullanırken. Ah, kusura bakma Eylül, seni pek ilgilendirmeyen bir ayrıntıdan bahsettim. Eylül gülüms...

Okulda Temizlik ve Çevre Bilinci

  Yaren, henüz 2. sınıfa gidiyordu. Bir gün öğretmeni, dinlenme dersinde onları okul bahçesine çıkardı ve kağıt, içecek kutuları ve çeşitli çöpleri toplamalarını istedi. Yaren, "Biz neden topluyoruz öğretmenim?" diye itiraz etti. Öğretmeni eğilerek Yaren'in gözlerine bakarak şöyle konuştu: "Yarenciğim, biz eskiden okul ve sınıf temizliğini birlikte yapardık. Bu, bizim çevre temizliği konusunda daha duyarlı olmamızı sağladı. Hayat bilgisi dersinde çevre bilinci konusunda işlediğimiz konuyu daha iyi anlamanız için bu görevi uygun buldum. Ayrıca, temizlik yapan çalışanlara karşı saygılı olmayı ve çevre bilincinin gelişmesini sağlamak için bugün okulumuzun bahçesini biz temizleyeceğiz." Öğretmenin bu açıklaması Yaren'in çok hoşuna gitti ve arkadaşlarıyla birlikte temizlik yapmaya başladılar. Yaren, çöpleri toplarken fark etti ki, okul bahçesinde çevreye karşı duyarlılığı artıracak çok fazla atık vardı. Arkadaşlarıyla birlikte yoğun bir şekilde çalışarak bahçeyi...

YARDIMLAŞMA

               YARDIMLAŞMA ⭐ Tayfun, diğer arkadaşlarıyla teneffüse çıkmış, okul bahçesinde oynuyordu. Etrafında durmaksızın koşturan çocuklara bakıyordu. Tayfun, sakin bir çocuk olduğundan genelde bir köşede oturup arkadaşlarını izliyordu. Tayfun, peşinde koşturan sınıf arkadaşının düştüğünü görünce yerinden fırlayarak yardıma koştu. Gökhan fena düşmüştü ve acı içinde kıvranıyordu. Hemen ardından nöbetçi öğretmen yetişti ve Gökhan'ın yardımına koştu. Öğretmen ambulansı çağırarak Gökhan'ın hastaneye gitmesini sağladı. Ambulansın gelmesini beklerken, komşulardan biri olan Tayfun'un annesi, Gökhan'a ve öğretmenlere yardımcı olmak için geldi. Tayfun, arkadaşı için çok üzülmüştü. O günden sonra, müdür bey çocukların kolektif oyunlar oynamaları için belli kurallar çerçevesinde güzel oyunlar oynamalarını teşvik edecek konuşmalar yaptı. Koşturmadan da güzel oyunlar oynayabileceklerini hatırlattı. Bu olay, Tayfun'un arkadaşlarına daha çok yardım etmeye ba...

MİDE: Gurmelerin Sindirim Dostu

  MİDE:  Gurmelerin Sindirim Dostu Bir gün Fatih, cips paketine uzanırken karnında tanıdık bir kıpırtı hissetti. Mide, bu kez daha kararlı ve enerjik bir şekilde konuşmaya başladı:   "Hey, Fatih! Ben senin Miden. Sindirim fabrikasının CEO'su. Senin için burada çok sıkı çalışıyorum ama şu cipsler ve gazlı içecekler işi biraz fazla zorlaştırıyor. Artık biraz bana da kulak vermez misin? Sadece tadını değil, sonuçlarını da düşün!"   Fatih şaşkınca gülümsedi: *"Peki, Mide. Neleri seviyorsun, bana söyle de ona göre bir şeyler yapayım."*   Mide, ciddi bir edayla ama hafif bir mizah katmayı ihmal etmeyerek anlatmaya başladı:   "Bak, beni mutlu etmek istiyorsan şu lezzetlere yönelmelisin: yoğurt, lif dolu tam tahıllı ekmekler, ferahlatıcı nane çayı, muhteşem brokoli, ve tabii ki her şeyin kraliçesi: zeytinyağlı yemekler. Bunlar sindirim işimi kolaylaştırır, enerji sağlar, hatta bazen beni dans ettirir!"   Fatih kahkaha attı. Ama Mide bi...