Ana içeriğe atla

Kayıtlar

adalet etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

1. BÖLÜM – ZEHRİN KÖKÜ: ÜÇ KADER, BİR LANET

   1. BÖLÜM – ZEHRİN KÖKÜ: ÜÇ KADER, BİR LANET  “Her aşk bir meyve gibi çiçeklenir.   Ama kimse kabuğunun altında büyüyen zehri bilmez.” Yıllar önce, Gölgeli Kasaba henüz bu kadar suskun değildi. Pazar günleri sokaklardan kahkaha geçer, teneke çaydanlıklar en az bir çiçekle kaynardı.   Ama o yıl, bir aşk büyüdü kasabada. Ve bu aşkın kökü bir gün toprağı zehirleyecekti. Mehmet — halkın “Çökelekçi Mehmet” dediği genç, dürüst ve her sabah aynı türküyle süt taşıyan bir delikanlı.   Filiz — annesi ölmüş, babası hastalıklı bir kız; güzelliği dillere destan, çehresi bir tül gibi.   Ve o üçüncüsü... adı hatırlanmayan, ama yüzü unutulmayan kadındı:   Gargamel burunlu, çirkin suratlı, sessizce sevip gürültüyle lanetleyen kadın. Mehmet ve Filiz önce göz göze geldi.   İkisi de yoksuldu, ikisi de dünyada sadece birbirini seçebilecek kadar çıplak kalmıştı.   Kimi zaman aynı pınardan su taşıdılar. Kimi zaman sessizce ...

Dokuzuncu Bölüm – Gargamel Burunlu Çirkin Kadın

  Dokuzuncu Bölüm – Gargamel Burunlu Çirkin Kadın   Kasabanın üstüne huzur uzun bir yorgan gibi serilmişti. Güven artık kardeşleriyle aynı sofrada yemek yiyor, ablalarının dualarına her sabah gözleriyle “amin” diyordu. Günler paylaşım, geceler içsel sessizlikle ilerliyordu. Ama Güven’in içinde başka bir fısıltı vardı. Henüz tamamlanmamış, bir “eksik halkayla” örülü geçmişin kalbinde atıp duran bir çağrı: Gargamel burunlu çirkin kadın... O kadın ki, bir zamanlar bedduasıyla bir ağacı zehre dönüştürmüş, bir soyun kaderini sarsmıştı. Ama Güven ona kızmıyordu. Beddua bir kin değil, anlatılamayan bir hikâyenin çığlığıydı belki. Ve Güven artık hikâyeyi tamamlamak istiyordu. Ancak o arayış sürerken, Bahar ellerini karnına koyup gözlerini gülümseyerek yumdu: “Sana bir müjde daha...” Güven’in içindeki tüm fırtına bir anlığına sustu. Evin içini dolunay gibi aydınlatan bir sevinç yayıldı. Ama bu sevinç, çok geçmeden karanlık bir isteğin içine doldu. Gecenin bir vakti Bahar gözleri d...

VEDA

 Merhaba arkadaşlar, bu yazımı bir arkadasım amatörce seslendirdi. Kendisine teşekkür ederim. YouTube kanalımda eklediğim bir video  YouTube kanal ismim Mesime Ünalmış  Kitaplarımda gôbek adımla  şu şekilde yer alıyor. Mesime Elif Ünalmış 

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN.

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN. Bayramın ikinci günü bu Ramazan Bayramı, ülkemizin içinde bulunduğu zorlu koşullar nedeniyle buruk geçti. Halkımızın geniş bir kesimi, ekonomik sıkıntılar ve adalet sistemindeki sorunlarla mücadele ediyor. Ancak, bu aziz milletin tarih boyunca gösterdiği dayanışma ve dik duruş, her türlü zorluğun üstesinden gelme gücünü taşımaktadır. Her şeye rağmen, bu bayramın huzur ve mutluluk içinde geçmesini temenni ediyorum. Hepinizin bayramını en içten dileklerimle kutluyorum 🌸🍭 31.03.2025 Mesime Elif Ünalmış 

BİR TOPLUMUN KADERİ

  BİR TOPLUMUN KADERİ Bir toplumun kaderi, bir kişinin iki dudağı arasından çıkan emirlerle tuzaklanan yaşamlarla heba olmamalı. Ah benim güzel ülkemin güzel insanları! Başına gelen her olayı kadere bağlayan zihniyetin yönetiminde yaşam savaşı verirken, bir yandan da bunun kader olduğuna inanan insan sayısını çoğaltıyorlar. Hedefleri, cehaletten nam alan topluluklar sadece günü kurtarmanın derdine düşmüşler. Varlıklarını güç koltuklarında buldukları süre içindir bütün vaatleri. Gelecek yüz yıl için projeleri yok. Toplumun daha sağlıklı, daha güvenli, daha eğitimli bir dünyada söz sahibi olacak, fikirlerini daha özgür ifade edecek gençlerimiz ve geleceğimizi inşa edecek, aklı hür, fikri hür zihniyetlerin oluşmasına asla izin vermeyeceklerdir. Ne yazık ki, bütün değer yargılarımızı altüst edecek, o sıcak koltuklardan ayrılmamak için her türlü kötülüğü yapmaktan vazgeçmeyeceklerdir. Ancak toplum, bu zihniyetin her defasında yeniden kişisel çıkarlarını gözetmeksizin bu yapıya karşı ç...

GERİ DÖNÜŞÜME ÖNEM VER, ÇEVREYİ KORU

  GERİ DÖNÜŞÜME ÖNEM VER, ÇEVREYİ KORU Bir gün okulda Nazife öğretmen, çevre kirliliği ve doğayı koruma ile ilgili öğrencilerden hikaye yazmalarını istedi. Arda ve arkadaşları, bu konu ile ilgili öyküler yazmak için kendi aralarında konuşurlarken, Arda okulun bahçesine gelişigüzel atılan çöpleri fark etti ve arkadaşlarına, "Hep birlikte bu çöpleri toplayarak doğamızı korumaya başlayabiliriz," dedi. Eda, Eylül, Miray, Miraç ve diğerleri, Arda'nın bu fikrine katılarak okulun bahçesini temizlemeye başladılar. Arda, arkadaşlarını yeniden toplayarak ikinci bir öneri sundu: "Çöpler sadece okul bahçesinde değil, her yerde. Bu yüzden bir grup kuralım ve haftanın iki günü okulumuzun çevresindeki çöpleri toplayalım. Öğretmenimize de bu fikirden bahsedelim." Arkadaşları bu fikri de desteklediler ve Nazife öğretmenlerine planlarını anlattılar. Öğretmenleri, Arda ve arkadaşlarının bu girişimlerini takdir ederek onlara destek verdi. Arda, daha büyük bir etki yaratmak adına...

Mor Işıkların Çağrısı. (Şiir Denemesi)

  Mor Işıkların Çağrısı Ey karanlık, aç mor ışıklarını  Düştüm yola, geliyorum.  Zifiri karanlıkta beyazı arıyorum.  Bir yanım siyah, diğer yarımı arıyorum.  Duygular tutuklu, yer ise eksik.  Gökyüzü nerede, bulamıyorum.  Korku sarmış her yeri.  Güneş de küsmüş ahali. Sen açmazsan mor ışıklarını  Kapatırım sana gözlerimi.  Beyaz bulur elbet beni.  Yeşil de küsmesin, dönsün geri. Mor ışıklar öpüyor karanlığı,  Sonunda beyaz da görünüyor.  Bir iki adım sonra beyaz siyaha,  Siyah beyaza karışıyor.  Gülümsüyor güneş oradan.  Yeşil de veriyor selamı oradan. Ortalık curcuna,  Çocuklar dans ediyor.  Kelebekler gökyüzünde  Son kozunu oynuyor. Güneş gülümseyince oradan,  Tüm canlılar hareketleniyor.  Mor ışıklar öpsün hep karanlığı,  Aydınlık hep siyahla yarışsın,  Alsın intikamını.  Dengesini bozmayın bu dünyanın.  Kötülükle olmuyor, inanın....

Hatay Depreminin İkinci Yıldönümü: Yıkımın ve Umudun İzleri

  Hatay'da depremin üzerinden iki yıl geçti. Ancak, bu doğal afetin açtığı yaralar hala sarılmayı bekliyor. Depremzedeler, yaşadıkları acıları ve çaresizlikleri unutamıyor. Onların hikayeleri, bizlere dayanışmanın ve insanlığın önemini hatırlatıyor. Depremde evlerini, sevdiklerini kaybeden insanlar, yeni bir hayat kurma çabası içinde. Bu zorlu süreçte, birbirlerine destek olarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Her şeye rağmen umutlarını yitirmeyen depremzedeler, yarınlara daha güçlü bakma arzusu taşıyor. Depremin getirdiği yıkımın ardından, hayatlarını yeniden inşa etmeye çalışan bu insanların sesine kulak vermek ve onların yaşadığı zorlukları anlamak, hepimiz için bir sorumluluk. Bir daha bu acıların yaşanmaması için, toplum olarak bilinçli ve duyarlı olmalıyız. Bu yıldönümünde, depremzedelerin acılarını ve çaresizliklerini unutmamak için bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: Yaşananlardan ders çıkararak, gelecekte daha sağlam adımlar atmalıyız. Bu süreçte en önemli şey, dayanışma v...