Ana içeriğe atla

Kayıtlar

bilim etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

1. BÖLÜM – ZEHRİN KÖKÜ: ÜÇ KADER, BİR LANET

   1. BÖLÜM – ZEHRİN KÖKÜ: ÜÇ KADER, BİR LANET  “Her aşk bir meyve gibi çiçeklenir.   Ama kimse kabuğunun altında büyüyen zehri bilmez.” Yıllar önce, Gölgeli Kasaba henüz bu kadar suskun değildi. Pazar günleri sokaklardan kahkaha geçer, teneke çaydanlıklar en az bir çiçekle kaynardı.   Ama o yıl, bir aşk büyüdü kasabada. Ve bu aşkın kökü bir gün toprağı zehirleyecekti. Mehmet — halkın “Çökelekçi Mehmet” dediği genç, dürüst ve her sabah aynı türküyle süt taşıyan bir delikanlı.   Filiz — annesi ölmüş, babası hastalıklı bir kız; güzelliği dillere destan, çehresi bir tül gibi.   Ve o üçüncüsü... adı hatırlanmayan, ama yüzü unutulmayan kadındı:   Gargamel burunlu, çirkin suratlı, sessizce sevip gürültüyle lanetleyen kadın. Mehmet ve Filiz önce göz göze geldi.   İkisi de yoksuldu, ikisi de dünyada sadece birbirini seçebilecek kadar çıplak kalmıştı.   Kimi zaman aynı pınardan su taşıdılar. Kimi zaman sessizce ...

İşte serinin genişletilmiş, ayrıntılı özeti! Gölgeler ve Işık: Kehanetin Çocuğu – Sonsuz Döngünün Hikayesi

Gölgeler ve Işık: Kehanetin Çocuğu – Sonsuz Döngünün Hikayesi   Bu destan, bir kadim kehanetin, iyilik ve kötülüğün sonsuz çatışmasının, insan ruhunun umudu ve direnciyle nasıl zafer kazandığını anlatıyor. Yedi kötülük kraliçesi, dünya üzerinde mutlak bir karanlık kurmayı amaçlarken, dört iyilik kraliçesi ve kehanetin ışığını taşıyan bir mucize bebek, bu karanlığın karşısında insanlığın direncini yükseltiyor.   Dünya, yıkımın eşiğindedir.   İnsanlar artık umudu unutmuş, gökyüzü yıldızlarını terk etmiş, savaşlar, acılar ve umutsuzluk topraklara kök salmıştır. Ancak karanlığın büyümesine karşı, kadim tanrıçalar bir seçim yapar—içinde saf ışık taşıyan bir varlık dünyaya gelecek.   Ve o bebek doğduğunda, kötülüğün hükümdarları onun varlığını derhal fark ederler.   Kötülüğün Yedi Kraliçesi: İnsanlığı Sindirmek İçin Gelen Kaos   Bu dünyada, gölgelere hükmeden, karanlığı taşıyan ve umudu yok eden yedi kraliçe vardır. Her biri benzersi...

8 bölüm Gölgeler ve Işık: Sonsuz Döngünün Başlangıcı Son Bölüm: Kötülüğün Mührü ve Kehanetin Sonsuz Uykuya Dalışı

  Son Bölüm: Kötülüğün Mührü ve Kehanetin Sonsuz Uykuya Dalışı   Kasaba, son büyük çatışmadan çıkmıştı.   Umbra Noctis’in sonsuz karanlığı,   Velmoria’nın zihinleri kontrol eden sisleri,   Zyphora’nın ölümcül zehirleri,   Nyxara’nın yıldızsız boşluğu,   Malvera’nın şiddetli fırtınaları,   Morganta’nın yıkıcı alevleri,   Ve Serpenthia’nın aldatıcı illüzyonları,  Liora tarafından alt edilmişti.   Ancak iyilik kraliçeleri bunu kalıcı hale getirmeliydi.   Kötülüğün Mührü İyilik kraliçeleri dünyanın en eski kutsal topraklarına doğru ilerledi.   Kötülük kraliçeleri hapsedilmek üzere burada mühürlenecekti.   Seraphine elini kaldırdı, Elyndra toprakların enerjisini kullanarak mühürü tamamladı, Noctavia gökleri açtı, ve Aurielle son ışığı yayarak bu karanlık varlıkları sonsuza dek durdurdu.   Ve böylece, kötülüğün yedi yüzü, kadim mühürlerin ardına kilitlend...

Gölgeler ve Işık: Morganta’nın Alevleri Bölüm 6: Ateşin Öfkesi ve Umudun Zaferi

  Bölüm 5: Rüzgarın Öfkesi ve Umudun Zaferi   Kasaba, Nyxara’nın yıldızsız boşluğundan yeni çıkmıştı, ancak şimdi doğa bile karşılarına düşman olmuştu.   İlk başta herkes hava değişimini normal karşıladı. Ancak birkaç saat içinde rüzgarlar kuvvetlenmeye başladı.   Malvera’nın Sessiz Gelişi   Rüzgarlar hızlandı.   Gecenin ilerleyen saatlerinde, kasabanın üzerindeki bulutlar toplanmaya başladı.   Şehir halkı, ilk başta bunu bir yağmur fırtınası sanıyordu.   Ancak rüzgar o kadar güçlüydü ki, evlerin çatılarından parçalar sökülmeye başladı.   İnsanlar panik içinde evlerine kaçtı.   Ancak gök gürültüsü o kadar kuvvetliydi ki, yer bile titriyordu.   Malvera, doğanın öfkesiyle gelmişti.   Benim rüzgarlarım her şeyi yıkacak! Umudunuz, kasırganın içinde kaybolacak!"  Kasabanın Çöküşü İlk önce çarşı meydanı yok oldu.   Sonra sokak lambaları devrildi.   İnsanl...

İKİNCİ BÖLÜM: Gölgeler ve Işık: Velmoria’nın Zihinsel Çıkmazı Karanlık Akıl Oyunu

  Gölgeler ve Işık: Velmoria’nın Zihinsel Çıkmazı   Karanlık Akıl Oyunu   Kasaba, Umbra Noctis’in gölgelerinin bıraktığı derin izlerden henüz kurtulamamıştı. İnsanlar, karanlığın ağır örtüsü altında yaşamaya çalışıyordu. Ancak gerçek savaş henüz başlamamıştı. Çünkü bu sefer, düşman sadece bir gölge değil, akılların en derinlerinde gezinen bir sis olacaktı. Kasabanın dar sokaklarında, eski taş duvarlara işlenmiş yazılar gibi, unutulmuş bir korkunun yankıları dolaşıyordu. İnsanlar, neden burada olduklarını sorgulamaya başlamıştı. Bazıları sabaha gözlerini açtığında, kendi isimlerini hatırlamıyor, bazıları sevdiklerini unutuyor, geçmişin gerçeklikten silindiğini hissediyordu.   Bu, Velmoria’nın varlığının ilk işaretiydi.   Velmoria’nın Sessiz İllüzyonu Kasabanın gökyüzü, belirsiz bir sisle örtüldü. Sanki yıldızların ışığı sönmüş, dünya yalnızca düşüncelerle dolu soyut bir boşluğa dönüşmüştü.   Bir gece kimse kabus görmedi. Çünkü herkes...

Bölüm 1: Umbra Noctis’in Sonsuz Gölgesi

  Bölüm 1: Umbra Noctis’in Sonsuz Gölgesi   Kasaba, hiç olmadığı kadar sessizdi. Gece, her zamanki gibi başlamıştı, ancak bu gece yıldızlar parlamıyordu. İnsanlar sokak lambalarının loş ışığında birbirlerine şüpheyle bakıyor, içlerindeki  anlam veremedikleri huzursuzluğu  yok saymaya çalışıyordu.   Kötülük, gözle görülmeyen bir örtü gibi  kasabanın üzerine yavaşça süzülmüştü.   Umbra Noctis, gecenin efendisi, ay ışığını çalmak ve dünyayı ebedi bir karanlığa mahkûm etmek için yeniden ortaya çıkmıştı.   Kasabanın İçinde Yükselen Korku   İlk başta kimse fark etmedi.   Ancak gece ilerledikçe, ay ışığının gitgide azaldığını  gördüler.   Sokaklarda yürüyenler, karanlığın içlerine işlediğini fark ettiler.   Gözleri  bir noktada odaklanamıyordu , gölgeler sessizce hareket ediyor gibiydi.  İlk fısıltılar gecenin ilerleyen saatlerinde geldi.   Rüzgar olmayan bir dilde konuş...

DOKUZUNCU BÖLÜM: GELECEĞİ BESLEYEN TOPRAK

  DOKUZUNCU BÖLÜM: GELECEĞİ BESLEYEN TOPRAK  Sabah kamp alanı alışılmadık bir sessizliğe uyanmıştı. Son günlerde teknoloji, çevre bilinci, yangınlar ve yasadışı ağaç kesimleri üzerine birçok şey öğrenmişlerdi. Ama bugün, hayatın en temel kaynağı olan tarım ve hayvancılıkla ilgili büyük bir keşfe çıkacaklardı.   Sinem Hanım, çocukları etrafına topladı.   "Bugün sizi çok önemli bir yere götürüyorum. Hepimiz günlük hayatımızda besleniyoruz, gıda tüketiyoruz. Ama bu gıdanın nereden geldiğini ve nasıl üretildiğini gerçekten biliyor muyuz? Şimdi, tarım alanlarını ve hayvancılıkla uğraşan çiftçileri ziyaret edeceğiz."  Çocuklar heyecanlandı. Birçoğu tarımın ne kadar büyük bir rol oynadığını bilmiyordu. Onlar için yiyecekler sadece marketlerden alınıyordu. Ancak doğrudan tarladan sofralara gelen uzun süreç hakkında fazla fikirleri yoktu.   Toprak ve Tarım: Geleceğin Kaynağı  Birkaç saatlik yolculuğun ardından geniş bir tarım alanına ulaştılar. Ö...

ALTINCI BÖLÜM: ORMANIN ÇIĞLIĞI

  ALTINCI BÖLÜM: ORMANIN ÇIĞLIĞI Sabahın ilk saatlerinde kamp alanında bir huzursuzluk vardı. Henüz gün ağarmamıştı, ama ormanın derinliklerinden gelen garip bir gürültü çocukları uykularından çekip aldı.   Sofia, gözlerini ovuşturarak çadırdan dışarı çıktı. Emil hâlâ uykulu bir hâlde mırıldandı: "Neler oluyor?"  Hızla Sinem Hanım’ın yanına gittiler. Kamp alanında bulunan herkes endişeliydi. O sırada gürültünün ne olduğu ortaya çıktı: motor sesleri. Ağır makineler ormanın içine dalmış, hızar sesleri yankılanıyordu.   Çocuklar hızla güvenli bir mesafeye ilerleyerek olanları gözlemlemeye başladı. Katana gözlerini kocaman açtı: "Ağaçları kesiyorlar!"  Turuncu kıyafetli işçiler, ormanın yasak bölgesinde devasa ağaçları birer birer kesiyordu. Bu bölgede orman koruma yasaları vardı, ancak sabahın erken saatlerinde kimsenin fark etmeyeceğini düşünerek işe koyulmuşlardı.   Ravi hiddetle fısıldadı: "Bunu nasıl yapabilirler? Orman bizim yaşam kaynağımı...

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: TEMİZ BİR GELECEK

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: TEMİZ BİR GELECEK  Sabah kamp alanında hafif bir telaş vardı. Bugün, tüm çocuklar için büyük bir sorumluluk günüydü: çevre temizliği yapacaklardı. Sinem Hanım sabahın erken saatlerinde kampın ortasında çocukları etrafına topladı.   "Bugün çok önemli bir göreve başlıyoruz. Hep birlikte yaşadığımız alanı temizleyeceğiz ve çevre bilincinin ne kadar değerli olduğunu göreceğiz. Bir yerin temiz ve sağlıklı olması, insanların yaşam kalitesini doğrudan etkiler. Kirli ve bakımsız bir yerin içinde yaşamak, insanların düşüncelerini, enerjisini ve hatta hayallerini bile etkileyebilir," dedi.   Sofia heyecanlıydı. "Harika! Hem doğayı koruyacağız hem de birlikte çalışacağız!" dedi büyük bir coşkuyla.   Ancak, aralarında endişeli olan biri vardı: Ravi. O, gelişmemiş bir bölgeden, büyük şehirlerin çok uzağında bulunan dar sokaklardan gelmişti. Bu kamp onun için zaten büyük bir değişimdi, ama bugün yapılacak temizlik onun düşüncelerini derinden sarsıyor...

BİRLİKTE ÇALIŞMANIN ZORLUKLARI

  BİRLİKTE ÇALIŞMANIN ZORLUKLARI     Sabahın erken saatlerinde kamp  alanında hafif bir telaş  vardı. Çocuklar,  artık buraya iyice alışmışlardı ama  gerçek anlamda bir ekip olarak  çalışmaları gerektiği gerçeğiyle  yüzleşmeye başlıyorlardı. Kahvaltıda  herkes bir şeyler anlatmaya başlamıştı.   Sofia’nın sesi diğerlerinden bir tık daha yüksek çıktı:   "Tamam, dünkü bitki sensörleri harikaydı ama bugün ne  yapıyoruz? Biri bize söylesin!"  Fransız Camille, derin bir nefes alıp parmaklarını masaya  vurdu.   "Önce bir strateji belirlememiz gerek. Herkes kendini  tanıtmalı, kim ne yapabilir bilmiyoruz bile."  Emil başını sallayarak çatalıyla oynuyordu.   "Bazı şeyler fazla konuşuluyor. Ben mühendislik  kısmına bakarım, kim uğraşıyor?"   Tam bu sırada Katana, elinde kampın ilk çalışma planıyla  içeri girdi.   "Öğretmenler ekipleri ayırmış. Dört ...

DÜNYA ÇOCUKLARI KAMPTA

  DÜNYA ÇOCUKLARI KAMPTA  Hafif bir rüzgâr esiyordu. Çocuklar, kamp alanına adım attıklarında birbirlerine kısa bakışlar attı, kimisi meraklı, kimisi biraz çekingen. Dünyanın dört bir yanından gelen bu çocuklar, bir arada nasıl yaşayacaklarını henüz bilmiyorlardı. Ama burada olmalarının bir sebebi vardı: öğrenmek, keşfetmek ve birbirlerini anlamak.  Ben Sinem. Bu kampın rehberi ve çocukların gelişimlerine tanıklık eden kişiyim. Buraya geldiklerinde ilk gözlemlediğim şey, her birinin  çok farklı bir kültürden geldiği, ama aynı merakı taşıdığıydı. Bilimi, doğayı, birbirlerini anlama arzusunu.   Brezilyalı  Sofia, elinde küçük bir not defteriyle etrafına bakarken, Çinli  Li yanına yaklaşarak selam verdi. Ama işler hemen kusursuz gitmedi. Katana, kendi geleneksel selamlaşmasını yapmak istedi, ancak karşısındaki çocuk ne yapacağını bilemedi. Almanya’dan gelen Emil, sadece kısa bir baş selamıyla konuşmayı reddetti. Küçük bir sessizlik oldu.   ...

Bir Masal Başlıyor: Yarın Yeni Serimize Kavuşuyoruz!

  Bir Masal Başlıyor: Yarın Yeni Serimize Kavuşuyoruz!   Sevgili okur, kalplerimizi ısıtacak, hayal gücümüzü harekete geçirecek ve tüm dünya çocuklarını kucaklayan yepyeni bir hikâye serisine başlıyoruz! Bu seride, sadece eğlenceli maceralar değil, aynı zamanda dostluk, cesaret, adalet ve sevgi gibi en değerli kavramları birlikte keşfedeceğiz.   Hangi kıtada, hangi kültürde olursa olsun, her çocuğun kalbinde taşıdığı ortak değerleri ve hayallerini bu hikâyelerde bulacaksınız. Peki, bu serinin kahramanları kimler olacak? Ne tür sürprizler bizi bekliyor?Şimdilik bunları saklı tutuyorum—ama yarın, ilk bölümü okuduğunuzda büyük bir dünyanın kapılarının aralandığını hissedeceksiniz!   Hazır olun, çünkü yarın yeni bir yolculuk başlıyor. Görüşmek üzere!    26.05.2025 Mesime Elif Ünalmış 

Dünya Son Büyük Adım

  Dünya    Son Büyük Adım   Hava yavaşça kararmaya başlarken, çocuklar kütüphanenin içinde bir araya gelmişti. Kitapların kokusu, ahşap rafların sessizliği ve geçmişten gelen sayfaların hafifçe hışırtısı… Burada, bilginin gücü hissediliyordu.   Ali masasının önünde durmuş, gözlerini defterine dikmişti. O artık sıradan bir çocuk değildi. Liderdi. Ve bu yolculuk ona, bilimle dolu bir dünyanın kapılarını açmıştı.   — "Dünya bizim evimiz. Onu koruyamazsak, başka bir yerimiz yok."   Deniz başını sallayarak masaya yaslandı.   — "Mars’a gittik ve suyun izlerini gördük. Ama artık yoktu. Eğer Dünya’da suyu korumazsak, biz de aynı kaderi yaşayacağız!"   Sinem heyecanla ekledi:   — "Bu yüzden su kaynaklarını koruma projemizi hayata geçirmeliyiz! Nehirleri temizleyeceğiz, su tasarrufu eğitimi vereceğiz!"   Ela elini kaldırarak devam etti.   — "Atmosfer… Mars’ta zayıftı. Eğer Dünya’daki karbon sa...

Plüton – Bilinmeyenin Eşiğindeki Son Macera

  Plüton – Bilinmeyenin Eşiğindeki Son Macera   Bilge Ruh, çocukları geri dönüş hazırlıkları yaparken izliyordu. Uzayın sonsuz karanlığı içinde, Dünya’ya dönüş için enerjileri çok azalmıştı. Ancak Ali huzursuzca etrafa bakıyordu.   — “Doğrusu burada tüm gezegenleri ziyaret ettik. Açıkçası Plüton’u da görmeden gitmeyelim,” dedi.   Herkes birbirine baktı. Yiyecekleri tükenmiş" enerjileri  çok düşük ve yolculuk her zamankinden daha tehlikeli hâle gelmişti. Ama Plüton’u görmeden geri dönmek onlara eksik bir keşif gibi hissettiriyordu.   Bilge Ruh gözlerini kısarak konuştu.   — “O halde oylama yapalım! Hiç yiyeceğiniz kalmadı. Buna rağmen gitmek istiyor musunuz?”   Bir anlık sessizlik oldu. Murat nefesini tutmuş, Ela kararsızca ellerini ovuşturmuştu.   Deniz yüksek sesle konuştu.   — “Eğer buraya kadar geldiysen, tamamlamadan dönmek olmaz!”   Efe gözlerini kocaman açtı.   — “Eksik ka...

Mars – Yaşamın İzleri ve İnsanlığın Geleceği

  Mars – Yaşamın İzleri ve İnsanlığın Geleceği  Bilge Ruh’un ışıkları çocukları sarmalarken, bir anda çevrelerinde kızıl bir toz bulutu belirdi. Rüzgarın uğultusu, uzayın sonsuz sessizliğini delip geçiyordu. Mars’a varmışlardı. Ela titreyerek kollarını kendine sardı.   — Burada hava çok garip... Sanki hiç nefes alamayacakmışım gibi.   Bilge Ruh yavaşça çocuklara döndü.   — Mars, atmosferi çok ince olduğu için  Dünya gibi nefes almak mümkün değil. Burada oksijen seviyesi çok düşük. Eğer buraya insan yerleşimi olursa, hava üretme sistemleri geliştirmek gerekecek.   Efe toprak üzerine eğildi ve bir avuç kızıl kum aldı.   — Bu toprak neden kırmızı?   Ali bilimsel yönünü konuşturarak cevap verdi.   — Mars’ın yüzeyinde  yüksek miktarda demir oksit  var, yani burası aslında  paslanmış bir dünya gibi!   Tam o anda Deniz büyük bir kayaya yaslandı ve derin bir nefes aldı.  — Burada y...

Uranüs – Sessizliğin İçindeki Gizemli Dünya

  Uranüs – Sessizliğin İçindeki Gizemli Dünya   Bilge Ruh’un ışıkları çocukları sararken, kendilerini sonsuz bir mavi boşlukta buldular. Havada hafif bir sis dolaşıyor, uzaktaki ışıklar tuhaf bir şekilde dalgalanıyordu. Bir anda gözlerinin önünde buz mavisi Uranüs belirdi—soğuk, sessiz ve göz alıcı bir şekilde farklıydı.   Efe iç çekerek gezegene baktı.  — Burası çok sakin görünüyor... Ama sanki içinde bir sır saklıyor gibi.   Bilge Ruh hafifçe gülümsedi.   — Harika bir gözlem, Efe! Uranüs, Güneş Sistemi’ndeki en sessiz gezegenlerden biridir. Ama bu sessizlik, içinde çok büyük gizemler barındırıyor!   Zeynep şaşkınlıkla parmağını uzattı.   — Ama gezegen neden yan yatmış gibi görünüyor?!   Ali bilimsel yönünü ortaya koyarak açıkladı:   — Çünkü milyarlarca yıl önce devasa bir gök cismi Uranüs’e çarptı! Bu çarpışma ekseni eğdi ve gezegen neredeyse yana yatarak döner hâle geldi.   Murat gözle...

Venüs’ün Öfkesi ve Kayboluş

  3.BÔLÜM   Venüs’ün Öfkesi ve Kayboluş Çocuklar, uzay mekiğiyle Venüs’ün zorlu atmosferine doğru yol alırken heyecan ve endişe içindeydiler.  Kimileri gezegenin gizemini çözmek için sabırsızlanıyordu, kimileri ise korkularıyla yüzleşmek zorunda kalacağını biliyordu.   Mekiğin içindeki ekranda Venüs’ün yoğun bulutları belirmişti. Bu bulutlar sülfürik asit içeriyordu ve gezegenin yüzeyini görmek neredeyse imkânsızdı. Elif: “Burası hiç de romantik değil! Venüs, aşk ve güzellik gezegeni ama şu manzara çok korkutucu görünüyor.”   Can: “Bence burası ‘Lavlar Gezegen’ olmalı! Her yerde volkanlar ve kızıl kayalar var.”   Ekip iniş için en güvenli bölgeyi arıyordu. Ancak Venüs’te güvenli diye bir şey yoktu — yüksek basınç her şeyi ezebilecek kadar güçlüydü. Uzay mekiğinin özel koruyucu kaplamaları olmasa, içeridekiler  bir kutu içindeki soda gibi sıkışıp kalabilirlerdi!  Sonunda bir noktada iniş yapıldı ve kapılar açıldı. Ancak dışarı çıkmak...

Bölüm 2: Merkür – Ateşin ve Buzun Dansı!

  Bölüm 2: Merkür – Ateşin ve Buzun Dansı! Uzayın sonsuz karanlığında süzülen dokuz küçük kâşif, ilk gezegenleri olan Merkür’e yaklaşıyorlardı. Gezegenin yüzeyi gri, çukurlarla dolu ve ürkütücü bir sessizlik içinde görünüyordu.   Murat, Dünya’daki manzaraları hatırlayıp başını iki yana salladı.  — Burada ne ağaç var ne de hava. Sanki ölü bir gezegene gelmişiz gibi!   Ali, bilimsel yönünü konuşturarak cevap verdi:   — Aslında burası tam olarak ölü değil. Ama atmosferi olmadığı için Dünya gibi canlılık barındırmıyor. Sadece taş, kayalar ve eski kraterler var!   Tam o anda  Bilge Ruh, derin bir kahkaha attı ve çocuklara döndü.   — Hoş geldiniz, genç kaşifler! Merkür, Güneş’e en yakın gezegen ama en sıcak olanı değil! Çünkü en sıcak gezegen unvanı Venüs’e ait!   Ela şaşkınlıkla gözlerini açtı:   Nasıl yani? Güneş’e en yakın gezegen daha sıcak olmalı,  öyle değil mi? Bilge Ruh elini kaldırarak açıklamay...