Ana içeriğe atla

BİR TOPLUMUN KADERİ

 

BİR TOPLUMUN KADERİ

Bir toplumun kaderi, bir kişinin iki dudağı arasından çıkan emirlerle tuzaklanan yaşamlarla heba olmamalı. Ah benim güzel ülkemin güzel insanları! Başına gelen her olayı kadere bağlayan zihniyetin yönetiminde yaşam savaşı verirken, bir yandan da bunun kader olduğuna inanan insan sayısını çoğaltıyorlar. Hedefleri, cehaletten nam alan topluluklar sadece günü kurtarmanın derdine düşmüşler. Varlıklarını güç koltuklarında buldukları süre içindir bütün vaatleri. Gelecek yüz yıl için projeleri yok. Toplumun daha sağlıklı, daha güvenli, daha eğitimli bir dünyada söz sahibi olacak, fikirlerini daha özgür ifade edecek gençlerimiz ve geleceğimizi inşa edecek, aklı hür, fikri hür zihniyetlerin oluşmasına asla izin vermeyeceklerdir. Ne yazık ki, bütün değer yargılarımızı altüst edecek, o sıcak koltuklardan ayrılmamak için her türlü kötülüğü yapmaktan vazgeçmeyeceklerdir.

Ancak toplum, bu zihniyetin her defasında yeniden kişisel çıkarlarını gözetmeksizin bu yapıya karşı çıkarsa eğer; o zaman bütün dünya ülkelerinde bizler de söz sahibi olacağız. Biz, Müslümanız diye gurur duyan insanların bu toplumda bir kez daha oturup düşünmesi lazım. Bütün dünya halimize acıyor ve gülüyor. Bütün düşman ülkeler dahi, insana verilmeyen değer karşısında şaşkınlıkla kınıyor. Müslümanların bütün dünya insanlarının üstündeki vasıflarını birileri sayabilir mi acaba? Müslümanlara önemli kalan şey nedir? Gurur duyacak neyimiz kaldı? Bütün değer yargılarımızı alaşağı eden zihniyetin iki dudağı arasında sıkışmış, yanlışların daha çok önemsendiği bir ülkede yaşamak nasıl bir psikoloji gerektirir?



Bütün bunların içinde çok değerli olan insanlarımızın heba olmasına daha ne kadar dayanabiliriz? Dünyada kalıcı olan en büyük güç; kendi toplumuna ve değer yargılarına, geleceğini inşa edecek gençlerin eğitimine, bu değer yargıların tek bir halkasına zarar verecek insanların karşısında koruyucu önlemler almaktır. Her bireyi bilinç seviyesine getirerek projeler üretmelerini sağlamamız lazım. En başta toplumun temel taşlarını oluşturan eğitim, adalet ve coğrafya bilgisi, topluma hizmet eden kurumlardır. Bu kurumların içinin boşaltılması ve vasıfsızlaştırılması bu ülkeye yapılan en büyük darbedir.

Bu kurumları çürüten zihniyet, bizleri hep sınıfta bırakacaktır. Bütün dünyada güçlü görünmenin veya olmanın en büyük sebebi, kendi toplumunu bütün dünyadan önemli kılacak değer yargılarıdır. Toplum içindeki davranışların, her bir ülkenin geleceğini garanti altına alacak şekilde olması ve bu toplumun her daim korunması gereklidir.
15.02.2025
Mesime Elif Ünalmış
"BİR TOPLUMUN GELECEĞİ, GELECEĞİNE SAHİP ÇIKAN GENÇLERİN ELİNDEDİR."


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YARDIMLAŞMA

               YARDIMLAŞMA ⭐ Tayfun, diğer arkadaşlarıyla teneffüse çıkmış, okul bahçesinde oynuyordu. Etrafında durmaksızın koşturan çocuklara bakıyordu. Tayfun, sakin bir çocuk olduğundan genelde bir köşede oturup arkadaşlarını izliyordu. Tayfun, peşinde koşturan sınıf arkadaşının düştüğünü görünce yerinden fırlayarak yardıma koştu. Gökhan fena düşmüştü ve acı içinde kıvranıyordu. Hemen ardından nöbetçi öğretmen yetişti ve Gökhan'ın yardımına koştu. Öğretmen ambulansı çağırarak Gökhan'ın hastaneye gitmesini sağladı. Ambulansın gelmesini beklerken, komşulardan biri olan Tayfun'un annesi, Gökhan'a ve öğretmenlere yardımcı olmak için geldi. Tayfun, arkadaşı için çok üzülmüştü. O günden sonra, müdür bey çocukların kolektif oyunlar oynamaları için belli kurallar çerçevesinde güzel oyunlar oynamalarını teşvik edecek konuşmalar yaptı. Koşturmadan da güzel oyunlar oynayabileceklerini hatırlattı. Bu olay, Tayfun'un arkadaşlarına daha çok yardım etmeye ba...

KAVRAMSAL ÖYKÜLER

🌼  Sevgi🌼 Dilek, henüz 1. sınıfa gidiyordu. Sapsarı saçları ve mavi gözleriyle çok sevimliydi. Dilek, okulun açılmasıyla yeni arkadaşlar edinmiş ve okuluna iyice alışmaya başlamıştı. Yeni şeyler öğrenmek onu heyecanlandırıyordu. Okulu çok seviyordu ve arkadaşlarını da çok değerli buluyordu. Ancak en çok arkadaşı Semra'yı seviyordu. Semra'nın babası öğretmen olduğu için başka bir okula tayin olmuştu ve Semra'dan ayrılmak zorunda kaldı. Dilek bu duruma çok üzülmüştü. Ancak annesi durumu kabul etmesi için Dilek'i karşısına alarak durumu izah etti. Annesi, Dilek'in dilediği zaman Semra'yı arayabileceğini söyledi. Dilek bunun üzerine çok sevindi. O günden sonra bütün dikkatini okula vererek yeni şeyler öğrenmeye devam etti. Aradan geçen zaman içinde arkadaşlarını aramayı da ihmal etmedi. Dilek, yeni arkadaşlar edinmeye ve sınıfında daha aktif olmaya devam etti. Semra'yla da sık sık telefonla konuşarak bağlarını koparmadı. Okulda öğrendiği yeni bilgileri ve ya...

Hatay Depreminin İkinci Yıldönümü: Yıkımın ve Umudun İzleri

  Hatay'da depremin üzerinden iki yıl geçti. Ancak, bu doğal afetin açtığı yaralar hala sarılmayı bekliyor. Depremzedeler, yaşadıkları acıları ve çaresizlikleri unutamıyor. Onların hikayeleri, bizlere dayanışmanın ve insanlığın önemini hatırlatıyor. Depremde evlerini, sevdiklerini kaybeden insanlar, yeni bir hayat kurma çabası içinde. Bu zorlu süreçte, birbirlerine destek olarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Her şeye rağmen umutlarını yitirmeyen depremzedeler, yarınlara daha güçlü bakma arzusu taşıyor. Depremin getirdiği yıkımın ardından, hayatlarını yeniden inşa etmeye çalışan bu insanların sesine kulak vermek ve onların yaşadığı zorlukları anlamak, hepimiz için bir sorumluluk. Bir daha bu acıların yaşanmaması için, toplum olarak bilinçli ve duyarlı olmalıyız. Bu yıldönümünde, depremzedelerin acılarını ve çaresizliklerini unutmamak için bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: Yaşananlardan ders çıkararak, gelecekte daha sağlam adımlar atmalıyız. Bu süreçte en önemli şey, dayanışma v...