" Pulsuz Mektup"
Bir yıldız kaydı yüreğimin en derinlerinden. Gökyüzüne doğru yürürken o, yüreğimde derin bir sızı bırakmıştı. Tarifsiz bir acıydı hissettiğim. Dinmeyen gözlerimden akan sevgi tomurcuklarının, her damlasında ayrı bir anlam vardı. Kolay mıydı? Hayal kurmayı, her koşulda ayakta durmayı, yaşamın en olumlu yanlarını görmeyi öğreten birinden ayrılmak. Hele de hayalini kurduğun her şeyi küçük bir köyde yaşayarak, hayatın bütün varyantlarının bu köyün ekseninde döndüğünü düşünen bir çocuğun yüreğinde derin izler bıraktın. Küçük bir köyde yaşayan çocukların eğlence kaynağıydın. Benle beraber ağlayan çocuklar da hâlâ masalcı amcalarını arıyorlar. Her birinin yüzünde seni anımsadıkları zaman acı bir gülüş beliriyor. Kaybetmişlik çok acıydı. Masalcı amcasını sonsuzluğa yolcu eden çocuklar, beraberinde umudu da yitirmişlerdi.
Canım amcam, sen orada iyi misin? Bize, insanlar öldüğünde yıldız olup gökyüzüne yükselir diyordun. Yıldızlar ne kadar da parlıyordu ve biz ne çok bakardık gökyüzüne. Artık parlamıyor yıldızlar ve ben eskisi gibi bakmıyorum yıldızlara. Merak etme, yıldızlara bakmayı henüz öğrenemeyen çocuklar da var ya da yıldızlara bakmayı öğreten kimseleri yok belki de. Sen gidince yıldızlar da kayboldu. Yokluğun içinde ne çok zenginmişiz aslında! Biliyor musun canım amcam, sen gidince çocuklar masal dinlemeyi de bıraktı. Meğer sen masal dünyasının son anlatıcısıymışsın. Ha, yanlış anlamasın masal anlatanlar; hâlâ anlatan birkaç kişi var ama hiçbiri senin gibi anlatmıyor. Yüzlerce masalı nasıl hafızanda tutup hiç takılmadan, her karakteri en iyi şekilde hissettirerek anlatıyordun. Sen aynı zamanda iyi bir tiyatrocu ve mizah ustasıydın. Edebiyat öğretmenlerimiz nasıl da senin masallarını kayda alırdı. Sabaha kadar seni dinlemek için sıraya girerlerdi. Şimdi hayatın tadı tuzu kalmadı. Bütün güzellikleri yok eden kötülük hâkim artık. Uyuduğun topraklara geri dönmeyi çok isterdim. Ancak şartlar, koşullar isteklerime ters düşüyor. Çırpınıyorum hayalini kurduğum hayata kavuşmak için. Bana her daim yeniden ayağa kalkmayı sen öğrettin. Her kalktığımda sana teşekkür ediyorum canım amcam. Artık yaşamak bile bir şans; hayallerini, geleceğini, yaşama sevincini kapitalist güçlerin egemenliğine teslim etmiş çocuklar mutlu değil artık. Şimdi çocuklara mutluluğun tüccarlığı yapılıyor. Çeşitli oyuncaklar ya da bitmek tükenmek bilmeyen istekleri yerine getirme gayretiyle kandırıyorlar. Oysa mutluluk satın alınabilecek bir şey değil. Mutluluk öğrenilebilir bir şey. Ama ne demek istediğimi anlayan birkaç kişi olabilir belki. Şimdi hissettiklerimi bir iki dizeyle anlatayım sana.
Bir fikrim vardı.
Girdi çemberin ardına,
Anlatırdım! İyi çocuklara ve anlayana.
Saf, temiz yürekli bir çocuk.
Kırardı elimdeki zincirleri.
Yemyeşil tohumlar ekerdi
Dikenli topraklara.
Boğazına yapışmış kara lekeleri silmek için
Bu çocuk.
Ama yeşerecek bir gün, bir doğan şafakla.
O çocuk ben olmak istiyorum. Her şeyi yeniden başlatmak, hayatın kirlenmişliklerinden kurtarmak isterdim. Ben her geçen gün bir şeyler öğreniyorum, merak etme, öğrenmekten asla vazgeçmeyeceğim. Hayatın fazlalıklarından, yanlışlıklarından ve hatalarımdan da kurtulmak için ben de kendimi regule ediyorum. Hayatın karmaşıklığı beni çok yoruyor artık. Daha minimal bir hayatı hayal ediyorum. Yeniden gökyüzüne bakmak, kaybolan yıldızları görmek için canım amcam. Ben düşüncelerimi kaleme yazıyorum. Uçup gitmesinler diye, güzel şeyler anlatmak istiyorum çocuklara. Yeniden hayal kurmayı öğretmek istiyorum ve yıldızların nasıl parlak olduğunu da anlatmak... Elimi tutan olur mu bilmem, ama ben uzanan her eli tutmak istiyorum. Canım amcam, sen her çocuğun yüzünde bir gülümseme bırakmak için... Sığmaz sana olan sevgim kelimelere. Anlatmak kolay mı seni? Yaşamak gerek seni; yaşamak ve çevre köylerimizin eğlence kaynağıydın, yol göstericisiydin. Herkesin masalcı amcasıydın. Uzun ve soğuk kış gecelerinin vazgeçilmezi Alişan amcaydın. Çocuklar seni paylaşamıyordu. Adamın biri ektriği icat etti.ı; masalcı amca dönemi sona ermişti. Sen masallarını anlatabilmek için beklerken kimsecikler kalmamıştı etrafında. Bizler de çok uzaklara gitmiştik, ekmek savaşı için yola çıkmıştık. Bu savaş yarı tokluktan başka bir şey kazandırmamıştı, kaybettiklerimizin yanında hiç kalır. Bilseydim, hiç ayrılmazdım yanında. Seni nasıl yalnız bırakabildim canım amcam? Sana söz veriyorum, senin anılarını yaşatacağım, bunları bir kitapta toplayacağım, yaşatacağım seni canım amcam.
Canım amcam, senin için bu yazıyı sonlandırırken, şunu söylemek istiyorum:
"Sevdiklerimiz yıldızlar gibidir, bazen görünmeseler de, hep oradadırlar ve hep ışıklarını hissederiz."
09.02.2025
Mesime Elif Ünalmış
Çok duygusal ve çok doğru tesbitler. Sayfanız çok güzel. Ben bazen yetişkin yazılarını da okuyorum. Sizin yazdığınız her şey çok güzel.
YanıtlaSil