Ana içeriğe atla

KARABAŞ İLE KUZU MORİN


 

KARABAŞ İLE KUZU MORİN

Her sabah olduğu gibi, Karabaş sürüyü toparlamak ve onlara yön vererek çobana yardım ederdi. Çoban Mehmet, koyun sürüsünü dere yatağına götürerek onları yıkamayı planladı. Ancak Morin, yıkanmaktan hiç hoşlanmazdı. Karabaş bu durumu fark ederek çaktırmadan Morin'e baktı. Morin, sürüden ayrılarak saklanmaya çalıştı. Karabaş ise onu takip etti. Morin, lezzetli bulduğu yiyecekleri yemeye koyuldu. Kafasını kaldırdığında Karabaş'ı gördü. Morin utanarak baktı.

"Karabaş, bu duruma alışman gerek, daha fazla kaçamazsın," dedi Karabaş. "Çoban Mehmet seni fark etmeden lütfen benimle gel."

Morin, istemsiz bir şekilde Karabaş'ın peşine takıldı. O sırada çoban Mehmet arkasına bakıp Morin ve Karabaş'ı gördü.

"Karabaş, aferin oğlum, sen çok akıllı bir köpeksin. Şimdi güzel bir ödülü hak ettin," dedi ve çantasından çıkardığı köftelerden ikisini verdi. Karabaş sevinçle kuyruğunu salladı. Morin, sesini çıkarmadan sürüye eşlik etti.

Bir süre sonra dere yatağına vardılar. Coşkun akan derede sırayla koyunlar yıkanmaya başladı. En son sıra Morin'e geldi. Morin kaçacak gibi oldu ancak Karabaş'ın gözleri üzerine kilitlenmişti. Karabaş yavaşça Morin'e yaklaştı ve yumuşak bir sesle, "Morin, sakin ol. Sadece su, seni incitmeyecek," dedi.

Morin, Karabaş'ın güven veren sesiyle biraz olsun rahatladı. Korkularını yenmek için derin bir nefes aldı ve usulca suya adım attı. Mehmet, Morin'i dikkatlice yıkamaya başladı. İlk başta biraz tedirgin olsa da Morin, Mehmet'in nazik dokunuşları ve Karabaş'ın desteğiyle yavaş yavaş suyun tadını çıkarmaya başladı.



Yıkama işlemi bittikten sonra, sürü yeniden otlamak için çayırın yolunu tuttu. Karabaş ve Morin, sürünün arkasında yer alarak ilerliyorlardı. Morin artık suyun o kadar da kötü olmadığını anlamıştı ve daha cesur adımlarla yürüyordu.

Karabaş, Morin'in bu yeni halini görüp gururla kuyruğunu salladı. Artık hem sürünün bir parçası olmanın hem de korkularını yenmenin mutluluğunu yaşayan Morin, Karabaş'a minnettardı.

Günler geçtikçe, Morin ve Karabaş arasındaki dostluk daha da kuvvetlendi. Karabaş, Morin'e sadece sürüye nasıl liderlik edileceğini değil, aynı zamanda hayatın zorluklarına karşı nasıl durulacağını da öğretiyordu. Birlikte geçirdikleri her gün, Morin'in kendine olan güvenini artırıyor, Karabaş'ın da liderlik vasıflarını pekiştiriyordu.

Bir gün, sürü yine dere yatağına gitmek üzereyken aniden gökyüzü karardı ve şiddetli bir fırtına patlak verdi. Koyunlar korkuyla etrafa dağıldı. Çoban Mehmet, korkan koyunları toparlamak için uğraşırken, Karabaş ve Morin'in yardımıyla sürüyü bir arada tutmayı başardı. Fırtına dinene kadar çoban ve sürü, yakındaki bir mağaraya sığındılar.

Mağarada geçirdikleri süre boyunca, Morin ve Karabaş birbirlerine sarılarak hem ısındılar hem de dostluklarının ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha kanıtladılar. Fırtına sonrası gökyüzü açıldı ve güneş tekrar parladı. Sürü güvenli bir şekilde mağaradan çıktı ve otlaklarına geri döndü.

Karabaş ve Morin, yaşadıkları her macerada daha da büyüyor, birbirlerinin yanında olmanın ve dostluğun ne kadar değerli olduğunu anlıyorlardı. Sürünün lideri olan Karabaş, her zaman Morin'in yanında yer alarak ona destek oldu. Morin ise korkularını yenerek, Karabaş'ın öğretileriyle daha güçlü ve cesur bir kuzu haline geldi.
14.02.2025
Mesime Elif Ünalmış

"GERÇEK DOSTLUK, ZORLUKLAR KARŞISINDA BİRBİRİNİN YANINDA OLMAYI GEREKTİRİR."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YARDIMLAŞMA

               YARDIMLAŞMA ⭐ Tayfun, diğer arkadaşlarıyla teneffüse çıkmış, okul bahçesinde oynuyordu. Etrafında durmaksızın koşturan çocuklara bakıyordu. Tayfun, sakin bir çocuk olduğundan genelde bir köşede oturup arkadaşlarını izliyordu. Tayfun, peşinde koşturan sınıf arkadaşının düştüğünü görünce yerinden fırlayarak yardıma koştu. Gökhan fena düşmüştü ve acı içinde kıvranıyordu. Hemen ardından nöbetçi öğretmen yetişti ve Gökhan'ın yardımına koştu. Öğretmen ambulansı çağırarak Gökhan'ın hastaneye gitmesini sağladı. Ambulansın gelmesini beklerken, komşulardan biri olan Tayfun'un annesi, Gökhan'a ve öğretmenlere yardımcı olmak için geldi. Tayfun, arkadaşı için çok üzülmüştü. O günden sonra, müdür bey çocukların kolektif oyunlar oynamaları için belli kurallar çerçevesinde güzel oyunlar oynamalarını teşvik edecek konuşmalar yaptı. Koşturmadan da güzel oyunlar oynayabileceklerini hatırlattı. Bu olay, Tayfun'un arkadaşlarına daha çok yardım etmeye ba...

KAVRAMSAL ÖYKÜLER

🌼  Sevgi🌼 Dilek, henüz 1. sınıfa gidiyordu. Sapsarı saçları ve mavi gözleriyle çok sevimliydi. Dilek, okulun açılmasıyla yeni arkadaşlar edinmiş ve okuluna iyice alışmaya başlamıştı. Yeni şeyler öğrenmek onu heyecanlandırıyordu. Okulu çok seviyordu ve arkadaşlarını da çok değerli buluyordu. Ancak en çok arkadaşı Semra'yı seviyordu. Semra'nın babası öğretmen olduğu için başka bir okula tayin olmuştu ve Semra'dan ayrılmak zorunda kaldı. Dilek bu duruma çok üzülmüştü. Ancak annesi durumu kabul etmesi için Dilek'i karşısına alarak durumu izah etti. Annesi, Dilek'in dilediği zaman Semra'yı arayabileceğini söyledi. Dilek bunun üzerine çok sevindi. O günden sonra bütün dikkatini okula vererek yeni şeyler öğrenmeye devam etti. Aradan geçen zaman içinde arkadaşlarını aramayı da ihmal etmedi. Dilek, yeni arkadaşlar edinmeye ve sınıfında daha aktif olmaya devam etti. Semra'yla da sık sık telefonla konuşarak bağlarını koparmadı. Okulda öğrendiği yeni bilgileri ve ya...

Hatay Depreminin İkinci Yıldönümü: Yıkımın ve Umudun İzleri

  Hatay'da depremin üzerinden iki yıl geçti. Ancak, bu doğal afetin açtığı yaralar hala sarılmayı bekliyor. Depremzedeler, yaşadıkları acıları ve çaresizlikleri unutamıyor. Onların hikayeleri, bizlere dayanışmanın ve insanlığın önemini hatırlatıyor. Depremde evlerini, sevdiklerini kaybeden insanlar, yeni bir hayat kurma çabası içinde. Bu zorlu süreçte, birbirlerine destek olarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Her şeye rağmen umutlarını yitirmeyen depremzedeler, yarınlara daha güçlü bakma arzusu taşıyor. Depremin getirdiği yıkımın ardından, hayatlarını yeniden inşa etmeye çalışan bu insanların sesine kulak vermek ve onların yaşadığı zorlukları anlamak, hepimiz için bir sorumluluk. Bir daha bu acıların yaşanmaması için, toplum olarak bilinçli ve duyarlı olmalıyız. Bu yıldönümünde, depremzedelerin acılarını ve çaresizliklerini unutmamak için bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: Yaşananlardan ders çıkararak, gelecekte daha sağlam adımlar atmalıyız. Bu süreçte en önemli şey, dayanışma v...