Ana içeriğe atla

Paylaşmanın Gücü

 

Paylaşmanın Gücü


Güzel bir bahar gününde küçük Başak, annesiyle birlikte parka gitmek üzere evlerinden çıktı. Yol boyunca kuş sesleri, rengârenk çiçekler ve ağaçların şenlikli görüntüsü Başak’ın neşesini artırıyordu. Ancak sokak köşesine vardıklarında, huzur dolu bu tablo yerini acımasız bir manzaraya bıraktı. İki kedi, çöp konteynerının etrafında vahşice birbirleriyle kavga ediyordu. Başak bu sahneye ilk kez tanık olmuştu ve içi hüzünle dolmuştu. Bencilce davranıp diğer kedilere bir parça bile bırakmayan hırçın kediye şaşkınlıkla bakarken, kendini tutamayıp annesine dönerek, “Anne, neden paylaşmıyorlar? Bırak onları ayırayım, böylece herkes yiyebilir,” dedi.


Annesi, hırçın kedinin oldukça sinirli olduğunu ve müdahale etmeye kalkışırlarsa zarar görebileceklerini açıkladı. Ancak bu manzara onun da huzurunu bozmuştu. Çevresine bakındı ve ağacın dalından düşmüş bir çubuğu fark etti. Yavaşça ilerleyip çubuğu yerden aldı ve kedilerin dikkatini çekmeden etleri çubukla farklı köşelere dağıtmaya başladı. Diğer kediler, önlerine düşen yiyeceklerin kokusunu alınca hızla uzaklaşmadan yemeklerini yemeye koyuldu. Hırçın kedi de onun önüne bırakılan parçayı yiyordu. Ancak kısa bir süre sonra kafasını kaldırıp etrafına baktığında her kedinin önünde birer parça olduğunu fark etti. Bir anda yüzündeki sert bakış yumuşadı; bencilliğinden dolayı utanç duyuyordu. Diğer kedilere müdahale etmeden huzurla yemeğini yemeye devam etti.


Başak bu sahneden oldukça etkilenmişti. Gülümseyerek hırçın kediye dönerek şöyle dedi: “Yaramaz kedi, gördün mü? Paylaşmak çok güzel! Lütfen bundan sonra arkadaşlarınla iyi geçin ve eline bol yiyecek geçtiğinde paylaşmayı unutma. Onlar senin dostların.” Annesi Başak’ı elinden tutarak parka götürürken küçük kız kafasında dolaşan düşüncelerden kendini alamıyordu. İnsanlar arasında da böyle bir paylaşım eksikliği var mıydı? Bu olay onun hafızasında paylaşmanın önemine dair çok kıymetli bir ders olarak yer etti.

"Paylaşmak, dostlukların başlangıcıdır."

25.03.2025

Mesime Elif Ünalmış 

 Soru ve Cevap


1. Küçük kız Başak, kedilerin kavgasını gördüğünde ne hissetti? 

Başak bu sahneyi ilk kez gördüğü için üzgün ve şaşkın bir şekilde olayları izledi.


2. Başak annesine neden müdahale etmek istediğini söyledi? 

Başak, etleri diğer kedilerin de yiyebilmesi için dağıtmak istedi. Bencillik onu rahatsız etmişti.


3. Annesi kedilere nasıl müdahale etti? 

Annesi bir çubuk kullanarak et parçalarını farklı yerlere dağıttı, böylece kediler kavga etmeden yemeklerini yiyebildi.


4. Hırçın kedi neden utandı?

Diğer kedilerin yemek yerken mutlu olduğunu görünce kendi bencilliğinden dolayı pişman oldu.


5. Başak bu olaydan hangi dersi çıkardı? 

Başak paylaşmanın ve dostane ilişkilerin ne kadar değerli olduğunu öğrendi ve insanların da bu konuda daha iyi olmasını düşündü.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YARDIMLAŞMA

               YARDIMLAŞMA ⭐ Tayfun, diğer arkadaşlarıyla teneffüse çıkmış, okul bahçesinde oynuyordu. Etrafında durmaksızın koşturan çocuklara bakıyordu. Tayfun, sakin bir çocuk olduğundan genelde bir köşede oturup arkadaşlarını izliyordu. Tayfun, peşinde koşturan sınıf arkadaşının düştüğünü görünce yerinden fırlayarak yardıma koştu. Gökhan fena düşmüştü ve acı içinde kıvranıyordu. Hemen ardından nöbetçi öğretmen yetişti ve Gökhan'ın yardımına koştu. Öğretmen ambulansı çağırarak Gökhan'ın hastaneye gitmesini sağladı. Ambulansın gelmesini beklerken, komşulardan biri olan Tayfun'un annesi, Gökhan'a ve öğretmenlere yardımcı olmak için geldi. Tayfun, arkadaşı için çok üzülmüştü. O günden sonra, müdür bey çocukların kolektif oyunlar oynamaları için belli kurallar çerçevesinde güzel oyunlar oynamalarını teşvik edecek konuşmalar yaptı. Koşturmadan da güzel oyunlar oynayabileceklerini hatırlattı. Bu olay, Tayfun'un arkadaşlarına daha çok yardım etmeye ba...

KAVRAMSAL ÖYKÜLER

🌼  Sevgi🌼 Dilek, henüz 1. sınıfa gidiyordu. Sapsarı saçları ve mavi gözleriyle çok sevimliydi. Dilek, okulun açılmasıyla yeni arkadaşlar edinmiş ve okuluna iyice alışmaya başlamıştı. Yeni şeyler öğrenmek onu heyecanlandırıyordu. Okulu çok seviyordu ve arkadaşlarını da çok değerli buluyordu. Ancak en çok arkadaşı Semra'yı seviyordu. Semra'nın babası öğretmen olduğu için başka bir okula tayin olmuştu ve Semra'dan ayrılmak zorunda kaldı. Dilek bu duruma çok üzülmüştü. Ancak annesi durumu kabul etmesi için Dilek'i karşısına alarak durumu izah etti. Annesi, Dilek'in dilediği zaman Semra'yı arayabileceğini söyledi. Dilek bunun üzerine çok sevindi. O günden sonra bütün dikkatini okula vererek yeni şeyler öğrenmeye devam etti. Aradan geçen zaman içinde arkadaşlarını aramayı da ihmal etmedi. Dilek, yeni arkadaşlar edinmeye ve sınıfında daha aktif olmaya devam etti. Semra'yla da sık sık telefonla konuşarak bağlarını koparmadı. Okulda öğrendiği yeni bilgileri ve ya...

Hatay Depreminin İkinci Yıldönümü: Yıkımın ve Umudun İzleri

  Hatay'da depremin üzerinden iki yıl geçti. Ancak, bu doğal afetin açtığı yaralar hala sarılmayı bekliyor. Depremzedeler, yaşadıkları acıları ve çaresizlikleri unutamıyor. Onların hikayeleri, bizlere dayanışmanın ve insanlığın önemini hatırlatıyor. Depremde evlerini, sevdiklerini kaybeden insanlar, yeni bir hayat kurma çabası içinde. Bu zorlu süreçte, birbirlerine destek olarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Her şeye rağmen umutlarını yitirmeyen depremzedeler, yarınlara daha güçlü bakma arzusu taşıyor. Depremin getirdiği yıkımın ardından, hayatlarını yeniden inşa etmeye çalışan bu insanların sesine kulak vermek ve onların yaşadığı zorlukları anlamak, hepimiz için bir sorumluluk. Bir daha bu acıların yaşanmaması için, toplum olarak bilinçli ve duyarlı olmalıyız. Bu yıldönümünde, depremzedelerin acılarını ve çaresizliklerini unutmamak için bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: Yaşananlardan ders çıkararak, gelecekte daha sağlam adımlar atmalıyız. Bu süreçte en önemli şey, dayanışma v...