Ana içeriğe atla

Sapanla Büyüyen Kayalar

 

Sapanla Büyüyen Kayalar


Soğuk kış gecelerinin masalcı amcası, olağanüstü bir insandı. En büyük yardımcısı bastonuydu; bastonsuz gezemezdi, çünkü bir bacağı topaldı. Alişan Amca, inanılmaz derecede becerikli biriydi. Kendi bastonu da dahil olmak üzere her işini kendisi yapardı. El sanatlarında çok başarılıydı. Köyde boş vakitlerinde sepet örer, bunu çoğu zaman karşılık beklemeden yapardı. Her şeyi kendi ekip biçtiği için dışarıdan pek bir şey satın almazdı. Bahçesinde bol miktarda meyve ve sebze vardı. Paraya pek ihtiyaç duymazdı; onun için asıl önemli olan insani değerlerdi ve bu değerler Alişan Amca’da fazlasıyla vardı.


O hiç durmadan çalışırdı. Kimi zaman sepet örer, kimi zaman koyun güder, odun taşır ya da yıkılan bahçe duvarlarını onarırdı. Bunları para için değil, hatır için yapardı. Karşılığında yalnızca akşam yemeğine davet edilirdi ve hemen hemen her gece birinin evine konuk olurdu. Yemekten sonra köyün gençleri Alişan Amca’nın masallarını dinlemek için toplanır, hangi evdeyse oraya giderdi. 1980’li yıllara kadar köyümüzde elektrik olmadığı için masal dinlemek bizim en büyük eğlencemizdi. Alişan Amca’nın masal kahramanlarını anlatışı bir başkaydı. Onun olduğu yerde neşe eksik olmazdı. Namı yalnızca bizim köyle sınırlı değildi; çevre köylerden bile masal anlatması için davet alırdı.


Alişan Amca masal


anlattığında, kendimizi masal kahramanlarından biriymiş gibi hissederdik. Müthiş bir espri yeteneği vardı ve herkesin sevgisini kazanmayı başarmıştı. Ancak ben diğer gençlere göre daha şanslıydım; çünkü masalcı amca benim öz amcamdı. Alişan Amcam’la sık sık vakit geçirirdim. O benim kahramanımdı, idolümdü.


Bir pazartesi günüydü. Köyde sırayla hayvan güdülürdü ve o gün sıra bize gelmişti. Amcama yardımcı olmak için onunla birlikteydim. Onun anlattığı her şeye inanırdım; çünkü amcam benim gözümde bir kahramandı. Hayvanları otlattıktan sonra güzel bir gölge bulup dinlenirdik. Hayvanlarımızı ağacın gölgesine getirip sakinleştirir, çömelmelerini sağlardık. Amcam o kadar güzel ıslık çalardı ki birkaç dakika içinde hayvanları sakinleştirirdi. Sonra oturacağımız yeri itinayla düzenler, adeta toprağı lüks bir koltuğa çevirirdi. O özel hissettirmeyi bilirdi.


Amcam hiçbir zaman saat taşımazdı. Onun için saat, gölgelerdi. Kayalıkları işaret ederek, “Şu kayalıklardaki gölgeler kaybolursa eve dönme vakti gelmiştir,” dedi. Karşıda duran kayalıklar büyüleyici bir manzara oluşturuyordu. Merakla, “Amca, bu kayalar nasıl oluşmuş?” diye sordum. Amcam elini cebine koyup kendi yaptığı sapanı çıkardı ve bir çakıl taşı istedi. Taşı sapanın arasına koyup kayalıklara doğru fırlattı. “Bak, bu kayalıkların hepsini ben yaptım! Şimdi fırlattığım taş zamanla büyür, işte bu kayalara dönüşür,” dedi. Hayranlıkla amcamı izledim ve dediklerine inandım. Sonra gülümseyerek ekledi: “İnanmazsan git nüfus dairesine bak, benim adım orada yoksa gel yüzüme tükür!” (Sonradan herkesin nüfus dairesinde adının olması gerektiğini öğrendim.)


Amcamın amacı bizi düşündürmek, hayal gücümüzü geliştirmekti. Sorgulayıp yargılamayı öğretirdi. Ancak bir gün ondan sonsuza dek ayrılacağımı bilmiyordum. Biz büyük şehre taşındığımızda amcam yalnız kalmış, çok hüzünlenmişti. Köye elektrik geldiğinde herkes televizyon izlemeye başlamış ve köyün gençleri masalcı amcalarını yalnız bırakmıştı. Bu yalnızlık onun sağlık durumunu kötüleştirdi ve sonunda onu diyaliz makinesine mahkum etti. 22 Haziran gecesi, soğuk kış gecelerinin masalcı amcası hayata gözlerini yumdu. Köyün gençleri, Alişan Amca’yı bir daha dinleyemeyecekti.


"Bir insanın en büyük mirası, ardında bıraktığı sevgi ve hatıralardır."

17.03.2025

Mesime Elif Ünalmış 


Soru ve cevapları 


1. Alişan Amca köy halkı için neden önemliydi?  

2. Alişan Amca, hayvanları nasıl sakinleştirirdi?  

3. Amca, kayaların nasıl oluştuğunu anlatırken nasıl bir hikâye uydurdu?  

4. Elektrik geldikten sonra köyde neler değişti?  

5. Alişan Amca’nın vefatı köyde nasıl bir boşluk yarattı?  


Cevaplar


1. İnsanlara yardım eder, masallarıyla köyün gençlerini eğlendirirdi.  

2. Islık çalarak hayvanları sakinleştirirdi.  

3. Kayaların kendi fırlattığı çakıl taşlarından oluştuğunu söyledi.  

4. İnsanlar televizyon izlemeye başlayınca masal dinleme alışkanlığı azaldı.  

5. Onun yokluğuyla köyün gençleri neşe kaynağını kaybetti.  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YARDIMLAŞMA

               YARDIMLAŞMA ⭐ Tayfun, diğer arkadaşlarıyla teneffüse çıkmış, okul bahçesinde oynuyordu. Etrafında durmaksızın koşturan çocuklara bakıyordu. Tayfun, sakin bir çocuk olduğundan genelde bir köşede oturup arkadaşlarını izliyordu. Tayfun, peşinde koşturan sınıf arkadaşının düştüğünü görünce yerinden fırlayarak yardıma koştu. Gökhan fena düşmüştü ve acı içinde kıvranıyordu. Hemen ardından nöbetçi öğretmen yetişti ve Gökhan'ın yardımına koştu. Öğretmen ambulansı çağırarak Gökhan'ın hastaneye gitmesini sağladı. Ambulansın gelmesini beklerken, komşulardan biri olan Tayfun'un annesi, Gökhan'a ve öğretmenlere yardımcı olmak için geldi. Tayfun, arkadaşı için çok üzülmüştü. O günden sonra, müdür bey çocukların kolektif oyunlar oynamaları için belli kurallar çerçevesinde güzel oyunlar oynamalarını teşvik edecek konuşmalar yaptı. Koşturmadan da güzel oyunlar oynayabileceklerini hatırlattı. Bu olay, Tayfun'un arkadaşlarına daha çok yardım etmeye ba...

KAVRAMSAL ÖYKÜLER

🌼  Sevgi🌼 Dilek, henüz 1. sınıfa gidiyordu. Sapsarı saçları ve mavi gözleriyle çok sevimliydi. Dilek, okulun açılmasıyla yeni arkadaşlar edinmiş ve okuluna iyice alışmaya başlamıştı. Yeni şeyler öğrenmek onu heyecanlandırıyordu. Okulu çok seviyordu ve arkadaşlarını da çok değerli buluyordu. Ancak en çok arkadaşı Semra'yı seviyordu. Semra'nın babası öğretmen olduğu için başka bir okula tayin olmuştu ve Semra'dan ayrılmak zorunda kaldı. Dilek bu duruma çok üzülmüştü. Ancak annesi durumu kabul etmesi için Dilek'i karşısına alarak durumu izah etti. Annesi, Dilek'in dilediği zaman Semra'yı arayabileceğini söyledi. Dilek bunun üzerine çok sevindi. O günden sonra bütün dikkatini okula vererek yeni şeyler öğrenmeye devam etti. Aradan geçen zaman içinde arkadaşlarını aramayı da ihmal etmedi. Dilek, yeni arkadaşlar edinmeye ve sınıfında daha aktif olmaya devam etti. Semra'yla da sık sık telefonla konuşarak bağlarını koparmadı. Okulda öğrendiği yeni bilgileri ve ya...

Hatay Depreminin İkinci Yıldönümü: Yıkımın ve Umudun İzleri

  Hatay'da depremin üzerinden iki yıl geçti. Ancak, bu doğal afetin açtığı yaralar hala sarılmayı bekliyor. Depremzedeler, yaşadıkları acıları ve çaresizlikleri unutamıyor. Onların hikayeleri, bizlere dayanışmanın ve insanlığın önemini hatırlatıyor. Depremde evlerini, sevdiklerini kaybeden insanlar, yeni bir hayat kurma çabası içinde. Bu zorlu süreçte, birbirlerine destek olarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Her şeye rağmen umutlarını yitirmeyen depremzedeler, yarınlara daha güçlü bakma arzusu taşıyor. Depremin getirdiği yıkımın ardından, hayatlarını yeniden inşa etmeye çalışan bu insanların sesine kulak vermek ve onların yaşadığı zorlukları anlamak, hepimiz için bir sorumluluk. Bir daha bu acıların yaşanmaması için, toplum olarak bilinçli ve duyarlı olmalıyız. Bu yıldönümünde, depremzedelerin acılarını ve çaresizliklerini unutmamak için bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: Yaşananlardan ders çıkararak, gelecekte daha sağlam adımlar atmalıyız. Bu süreçte en önemli şey, dayanışma v...