Saygın Dilenci
Etrafı kayalardan oluşan, ceviz ağaçlarıyla çepeçevre sarılmış, bu ağaçların bitiminde ise kayalardan akan suyun yanı başında kendine has insanların yaşadığı, küçük ve şirin bir köyde yaşardık. Köyümüz küçük olsa da oldukça renkliydi. Gün içinde herkes tarlada, yaylada hasatla ve benzeri işlerle uğraşırdı. Akşamları ise gençler bir araya, yaşlılar bir araya, çocuklar da annelerinin yanında oturup eğlenirlerdi.
Kimi ateş yakıyor, harlı ateşte patates ve biber közlüyor, kimi maniler anlatıyor, kimi saz çalıyordu. Köyde bir olay olduğunda, köyün en deneyimli ve en yaşlı insanları mutlaka bir çözüm bulurlardı. Bazıları yırtık çanta ve ayakkabı yapımında, bazıları semer yapımında özel yeteneklere sahipti. Hepsinin ortak özelliği, yaptıkları işleri karşılıksız yapmalarıydı. Her ne kadar karşılıksız denilse de para yerine isteyen bir teneke buğday, bir iki çift çorap, bir çift postal ya da ihtiyaç duyulan başka bir şey verirlerdi. Karşılık beklemezlerdi; amaç gönül almaktı.
Bu güzel insanlar senede bir ya da iki defa kutsal yer olarak sayılan bir ziyarete giderlerdi. Kurban keser, iyi dileklerde bulunup dua ederlerdi. Bu ziyaret ise bizim komşu köyümüzdeydi. Oraya gidebilmek için ya atlara ya da arabaya binmek gerekiyordu. Kimi ise sekiz saati göze alıp, ziyaretin bulunduğu köye yürürdü. Çünkü köyde tek bir araba vardı; o da köy ve kasaba arasında yolcu taşıyordu. Sadece pazar günleri tatil yapan şoför, fazla bir ücret karşılığında çalışırdı.
Ziyaretin olduğu yerde yaşayan köylüler bol bol et yerlerdi. Herkes kurbanını burada kesip, orada yaşayan köylülere dağıtırdı. Bu yüzden bu köyde yaşayan insanlara karşı inanılmaz bir saygı duyulurdu. Ziyaretten dolayı burada yaşayanlara kötü söz söylemek günah sayılırdı.
Yalnız, bu kadar iyinin olduğu yerde kötüler yok muydu? Elbette vardı. Bazı insanlar zaman zaman çevre köylerde dolaşıp dilenirlerdi. “Filan köyde oturuyorum” dediler mi, herkes dilencinin isteklerini yerine getirirdi. Kimi un, kimi peynir, kimi para, kimi de gönlünden geçen bir şey verirdi. Bu dilenciler, saygın dilencilerdi. Zamanla hükümet bir yolunu bulup bu fırsatçılara engel oldu. Köylülerin iyi niyeti nihayet karşılık bulmuştu.
21.03.2025
Mesime Elif Ünalmış
“Gönül, kime verirsen ona akar.”
Soru ve cevapları:
1. Köyün çevresi nasıl bir yapıya sahiptir?
- Ceviz ağaçlarıyla çevrili ve kayalardan akan suyun bulunduğu bir yapıya sahiptir.
2. Köy halkı akşamları genelde ne yapardı?
- Gençler, yaşlılar ve çocuklar ayrı ayrı bir araya gelip eğlenir, maniler söyler, saz çalar ve közde patates-biber yaparlardı.
3. Köydeki zanaatkârlar işlerini nasıl yapardı?
- Yeteneklerini karşılıksız, gönül almak amacıyla kullanırlardı.
4. Ziyaret edilen kutsal yer nerededir ve oraya nasıl gidilirdi?
- Komşu köyde bulunan kutsal bir yere giderlerdi; oraya at, araba veya yürüyerek ulaşılabilirdi.
5. Saygın dilenciler köy halkından neler alırdı?
- Un, peynir, para ya da köylülerin gönlünden geçen diğer şeyler verilirdi.
Yorumlar
Yorum Gönder
Merhaba sevgili okuyucular, paylaştığım hikayeler ve yazılar hakkındaki düşüncelerinizi çok merak ediyorum! Yorumlarınız benim için çok değerli. Lütfen görüşlerinizi ve önerilerinizi paylaşmaktan çekinmeyin. Hep birlikte daha güzel bir topluluk oluşturalım! ✍️