Ana içeriğe atla

Sevgiyle Bakan Hayat

 

Sevgiyle Bakan Hayat


Sevgi, anlamlı bir duyguyu ifade eder. Kimileri bu duyguyu cezaya dönüştürür; hatta daha da ileri gidip cana kıyanlar bile olur. Ancak sevgi, herkesin başından geçen bir duygu selidir. Burada bahsettiğim sevgi, yalnızca iki kişinin yaşadığı aşk değil; doğayı, insanları, hayvanları ve hayatın kendisini sevmektir. Hayatı bilinçli yaşamakla şekillenen bir sevgiden söz ediyorum. Ama bu kolay bir şey midir? Elbette değil. Sevgi emek ister; yüreğimize bir tohum ekeriz, onu yeşermesi için bekleriz. Sonra içimizde büyütür, ardından çevremizde gördüğümüz her şeye sevgiyle bakarak çoğaltırız.  


Sevgimizi doğru yerde kullandığımızda, istediğimiz sonucun karşılığını fazlasıyla alırız. Sevgi ve sabırla beslenen bir yürek, güzelliklerle taçlanırken çoğu insan kısa yolu, yani kötülüğü seçer. Bu yolda emek yoktur, sabır hiç yoktur. Şiddet vardır. Sevgi paylaştıkça çoğalırken, şiddet aynı ölçüde yoğunlaşır ve geri dönüşü olmayan yıkımlara sebep olur. İnsan hayatı kendine zindan eder ama çoğu zaman bu zindanı fark etmez bile. Çünkü içinde sevgi tohumu barındırmayan birine, zindanın kötü olduğunu nasıl anlatabilirsiniz?  


İyilik güzeldir, yaşatmak için yaşamak gerekir; yaşamak içinse emek vermek. Bir kelebeğin kozasından çıkmak için verdiği mücadeleyi düşünün. Kelebeğin ömrü yalnızca 24 saattir. Ancak o kısacık zaman dilimi bile kıymetlidir. Yaşamak için verdiği amansız mücadele, hayatın ne kadar değerli olduğunu gösterir. İnsan da aslında hayatı boyunca amansız bir mücadele verir. Kimileri bu mücadelede yanlış yolu seçerek kısa yoldan maddi varlıklarına yenisini eklemenin derdine düşer. Bu kişilerin yaşamın anlam dolu yolculuğuna uğramaya vakti olmaz. Ta ki bir gün tüm varlıklarını kaybedene kadar. Oysa kalbi iyilikle atan bir insan, hayatın anlamını, hayatın zorlu mücadeleleri içinde bulur. Sahip olduğu şeylerle mutlu olmayı öğrenir ve bu becerisini geliştirdikçe hayata tutunur.  


Gerçek sevgi, en karanlık anları bile aydınlatır. Bazen küçük bir ışık, koca bir karanlığı yok etmek için yeterlidir. Ama sevgiden nasibini almamış biri çoğu zaman kötü yolu seçer. Özellikle gençlerimiz, üzerimizde oynanan kötü oyunların kolay birer kurbanı olabiliyor. Bu teslimiyeti kolaylaştıran şey, genellikle sevgisiz bir aile ortamıdır. Zaman, ne yazık ki gerçek değerleri kaybetmemize neden oluyor. İnsanlar çıkarları doğrultusunda hareket ettikçe, bu karmaşık ilişkilerin büyüsüne kapılıyor ve gerçek değerlerin farkına varamıyor.  


Sevgi ve iyiliği kendimize ilke edinmek, hayatın amacını bulmamız için bir yol haritasıdır. Çünkü hayatın anlamını çıkar ilişkilerinde değil, kalpten gelen bir iyilikle buluruz.  

15.03.2025

Mesime Elif Ünalmış 


"Sevgiyle bakan bir göz, karanlığın en derinlerinde bile bir ışık bulur."


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YARDIMLAŞMA

               YARDIMLAŞMA ⭐ Tayfun, diğer arkadaşlarıyla teneffüse çıkmış, okul bahçesinde oynuyordu. Etrafında durmaksızın koşturan çocuklara bakıyordu. Tayfun, sakin bir çocuk olduğundan genelde bir köşede oturup arkadaşlarını izliyordu. Tayfun, peşinde koşturan sınıf arkadaşının düştüğünü görünce yerinden fırlayarak yardıma koştu. Gökhan fena düşmüştü ve acı içinde kıvranıyordu. Hemen ardından nöbetçi öğretmen yetişti ve Gökhan'ın yardımına koştu. Öğretmen ambulansı çağırarak Gökhan'ın hastaneye gitmesini sağladı. Ambulansın gelmesini beklerken, komşulardan biri olan Tayfun'un annesi, Gökhan'a ve öğretmenlere yardımcı olmak için geldi. Tayfun, arkadaşı için çok üzülmüştü. O günden sonra, müdür bey çocukların kolektif oyunlar oynamaları için belli kurallar çerçevesinde güzel oyunlar oynamalarını teşvik edecek konuşmalar yaptı. Koşturmadan da güzel oyunlar oynayabileceklerini hatırlattı. Bu olay, Tayfun'un arkadaşlarına daha çok yardım etmeye ba...

KAVRAMSAL ÖYKÜLER

🌼  Sevgi🌼 Dilek, henüz 1. sınıfa gidiyordu. Sapsarı saçları ve mavi gözleriyle çok sevimliydi. Dilek, okulun açılmasıyla yeni arkadaşlar edinmiş ve okuluna iyice alışmaya başlamıştı. Yeni şeyler öğrenmek onu heyecanlandırıyordu. Okulu çok seviyordu ve arkadaşlarını da çok değerli buluyordu. Ancak en çok arkadaşı Semra'yı seviyordu. Semra'nın babası öğretmen olduğu için başka bir okula tayin olmuştu ve Semra'dan ayrılmak zorunda kaldı. Dilek bu duruma çok üzülmüştü. Ancak annesi durumu kabul etmesi için Dilek'i karşısına alarak durumu izah etti. Annesi, Dilek'in dilediği zaman Semra'yı arayabileceğini söyledi. Dilek bunun üzerine çok sevindi. O günden sonra bütün dikkatini okula vererek yeni şeyler öğrenmeye devam etti. Aradan geçen zaman içinde arkadaşlarını aramayı da ihmal etmedi. Dilek, yeni arkadaşlar edinmeye ve sınıfında daha aktif olmaya devam etti. Semra'yla da sık sık telefonla konuşarak bağlarını koparmadı. Okulda öğrendiği yeni bilgileri ve ya...

Hatay Depreminin İkinci Yıldönümü: Yıkımın ve Umudun İzleri

  Hatay'da depremin üzerinden iki yıl geçti. Ancak, bu doğal afetin açtığı yaralar hala sarılmayı bekliyor. Depremzedeler, yaşadıkları acıları ve çaresizlikleri unutamıyor. Onların hikayeleri, bizlere dayanışmanın ve insanlığın önemini hatırlatıyor. Depremde evlerini, sevdiklerini kaybeden insanlar, yeni bir hayat kurma çabası içinde. Bu zorlu süreçte, birbirlerine destek olarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Her şeye rağmen umutlarını yitirmeyen depremzedeler, yarınlara daha güçlü bakma arzusu taşıyor. Depremin getirdiği yıkımın ardından, hayatlarını yeniden inşa etmeye çalışan bu insanların sesine kulak vermek ve onların yaşadığı zorlukları anlamak, hepimiz için bir sorumluluk. Bir daha bu acıların yaşanmaması için, toplum olarak bilinçli ve duyarlı olmalıyız. Bu yıldönümünde, depremzedelerin acılarını ve çaresizliklerini unutmamak için bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: Yaşananlardan ders çıkararak, gelecekte daha sağlam adımlar atmalıyız. Bu süreçte en önemli şey, dayanışma v...