Ana içeriğe atla

Kayıtlar

SAFLIĞIN ÖTESİNDE

  SAFLIĞIN ÖTESİNDE İnsani değerlere önem veren bir toplumda yaşamak, Kenan için belki büyük bir şanstı. Çünkü Kenan, akli dengesi yerinde olmayan, saf ve temiz yürekli bir insandı. Rahatsızlığı herkes tarafından biliniyordu ve davranışları artık rahatsızlık yaratmadığı için Kenan özgürce dolaşabiliyordu. Kenan, yoksul bir ailenin çocuklarından biriydi. Tüm saflığıyla toplumda varlığını sürdürüyordu ve yaşam tarzı ile kimseye rahatsızlık vermiyordu. Bu saf delikanlının her yerde bir açık kapısı vardı. Çünkü onun masumiyetini herkes çok seviyordu. Ancak Kenan’ın kıyafetlere karşı bir tahammülsüzlüğü vardı. Kışın ortasında dahi ince bir tişört ve pijamayla çetin hava koşullarıyla baş ediyordu. O, bir çocuk gibi bakıma muhtaç yaşıyordu. Kapalı ortamları sevmezdi. Sürekli geziyor, sık sık çarşıya gidiyordu. Birçok esnafı ziyaret ederek, aklınca onlara yardım ediyordu. İstediği lokantaya girer, karnını doyurup çıkardı. Para ödeme derdi yoktu. Bu güzel insanın, açık bir kredisi vardı. ...

GERİ DÖNÜŞÜME ÖNEM VER, ÇEVREYİ KORU

  GERİ DÖNÜŞÜME ÖNEM VER, ÇEVREYİ KORU Bir gün okulda Nazife öğretmen, çevre kirliliği ve doğayı koruma ile ilgili öğrencilerden hikaye yazmalarını istedi. Arda ve arkadaşları, bu konu ile ilgili öyküler yazmak için kendi aralarında konuşurlarken, Arda okulun bahçesine gelişigüzel atılan çöpleri fark etti ve arkadaşlarına, "Hep birlikte bu çöpleri toplayarak doğamızı korumaya başlayabiliriz," dedi. Eda, Eylül, Miray, Miraç ve diğerleri, Arda'nın bu fikrine katılarak okulun bahçesini temizlemeye başladılar. Arda, arkadaşlarını yeniden toplayarak ikinci bir öneri sundu: "Çöpler sadece okul bahçesinde değil, her yerde. Bu yüzden bir grup kuralım ve haftanın iki günü okulumuzun çevresindeki çöpleri toplayalım. Öğretmenimize de bu fikirden bahsedelim." Arkadaşları bu fikri de desteklediler ve Nazife öğretmenlerine planlarını anlattılar. Öğretmenleri, Arda ve arkadaşlarının bu girişimlerini takdir ederek onlara destek verdi. Arda, daha büyük bir etki yaratmak adına...

TEMBEL OĞLANIN DÖNÜŞÜMÜ

  TEMBEL OĞLANIN DÖNÜŞÜMÜ Bir varmış bir yokmuş, çok eski zamanların birinde, yaşlı bir değirmenci ve hanımı yaşarmış. Değirmenci oldukça yoksul ama çok iyi kalpli biriymiş. Bu değirmencinin bir de yakışıklı fakat tembel bir oğlu varmış. Değirmenci ve karısı onun tembelliğinden çok rahatsızlık duysalar da bunu ona hissettirmemişler. Bir süre sonra herkes tarafından tembel olarak anılmaya başlamış. Oğlan bu söylemlerden çok rahatsız olduğu için bir karar alarak evi terk edeceğini, kendine bir hayat kuracağını ve artık kimseye yük olmak istemediğini söylemiş. Değirmenci ve karısı üzülmüş gibi yapsa da aslında içten içe seviniyorlarmış. Değirmenci, oğluna yolda yemesi için ona çok güzel ekmekler ve çeşitli süt ürünleri koymuş. Oğlan, anne ve babasından helallik istedikten sonra yola koyulmuş. Az gitmiş uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş. Oğlanın yürümeye mecali kalmamış. Kendi kendine "Şu güzel ağacın altında biraz dinlenip azığımı yiyeyim," demiş. Oğlan bohçasını yere koyarak ke...

Mor Işıkların Çağrısı. (Şiir Denemesi)

  Mor Işıkların Çağrısı Ey karanlık, aç mor ışıklarını  Düştüm yola, geliyorum.  Zifiri karanlıkta beyazı arıyorum.  Bir yanım siyah, diğer yarımı arıyorum.  Duygular tutuklu, yer ise eksik.  Gökyüzü nerede, bulamıyorum.  Korku sarmış her yeri.  Güneş de küsmüş ahali. Sen açmazsan mor ışıklarını  Kapatırım sana gözlerimi.  Beyaz bulur elbet beni.  Yeşil de küsmesin, dönsün geri. Mor ışıklar öpüyor karanlığı,  Sonunda beyaz da görünüyor.  Bir iki adım sonra beyaz siyaha,  Siyah beyaza karışıyor.  Gülümsüyor güneş oradan.  Yeşil de veriyor selamı oradan. Ortalık curcuna,  Çocuklar dans ediyor.  Kelebekler gökyüzünde  Son kozunu oynuyor. Güneş gülümseyince oradan,  Tüm canlılar hareketleniyor.  Mor ışıklar öpsün hep karanlığı,  Aydınlık hep siyahla yarışsın,  Alsın intikamını.  Dengesini bozmayın bu dünyanın.  Kötülükle olmuyor, inanın....

ZAMLARLA ÇİZİLEN HAYATLAR

  ZAMLARLA ÇİZİLEN HAYATLAR Akşam yemeği yemek için masaya oturduk. Ana haber bülteni spikeri, arka arkaya yapılan zamları sıraladı. Hemen ardından, sokak röportajında vatandaşa uzatılan mikrofon, insanların sabrını zorlayan ekonomik kriz, vatandaşı çileden çıkarmıştı. Çalışan da, çalışmayan da, isyan etme noktasına gelmişti. Birbirini izleyen iç karartıcı haberler canımı sıkmıştı. Her gün daha da kötüye gideceğimizin bilincinde süreci izliyorduk. Sabah uyandıktan ve evdeki rutin işleri yaptıktan sonra markete gittim. Rafların çoğu boştu. İnsanlar kıtlık var söylentilerini dikkate alarak, marketteki raflara hücum etmişlerdi. Ben rafların arasında dolaşırken, anne baba ve çocuk meyve reyonunu izliyordu. Çocuk, “Anne bundan, bir de bundan istiyorum,” diyerek parmağıyla işaret ediyordu. Anne-baba küçük kızı kıramadılar. Poşetin içine iki elma, iki portakal, bir de muz koydular. Anne ve baba meyve yiyemezdi. Çocuk ise belki bir ay sonra iki elma, iki portakal, bir de muz alabilirdi. ...

" Pulsuz Mektup"

  " Pulsuz Mektup" Bir yıldız kaydı yüreğimin en derinlerinden. Gökyüzüne doğru yürürken o, yüreğimde derin bir sızı bırakmıştı. Tarifsiz bir acıydı hissettiğim. Dinmeyen gözlerimden akan sevgi tomurcuklarının, her damlasında ayrı bir anlam vardı. Kolay mıydı? Hayal kurmayı, her koşulda ayakta durmayı, yaşamın en olumlu yanlarını görmeyi öğreten birinden ayrılmak. Hele de hayalini kurduğun her şeyi küçük bir köyde yaşayarak, hayatın bütün varyantlarının bu köyün ekseninde döndüğünü düşünen bir çocuğun yüreğinde derin izler bıraktın. Küçük bir köyde yaşayan çocukların eğlence kaynağıydın. Benle beraber ağlayan çocuklar da hâlâ masalcı amcalarını arıyorlar. Her birinin yüzünde seni anımsadıkları zaman acı bir gülüş beliriyor. Kaybetmişlik çok acıydı. Masalcı amcasını sonsuzluğa yolcu eden çocuklar, beraberinde umudu da yitirmişlerdi. Canım amcam, sen orada iyi misin? Bize, insanlar öldüğünde yıldız olup gökyüzüne yükselir diyordun. Yıldızlar ne kadar da parlıyordu ve biz ne ç...

MEYVELERİN DÜNYASI EJDER MEYVESİ

  EJDER MEYVESİ Merhaba Eylül, - Merhaba Ejder Meyvesi, nasılsın? İyi misin? - Sevgili Eylül, seni gördüm, biraz daha iyi oldum. Burada en çok merak ettiğim meyvelerden birisin. Ejder Meyvesi, nasıl faydaların olduğunu bilmiyorum ama baştan söyleyeyim, seni çok merak ediyorum. İsmini ilk duyduğumda çok heyecanlandım. Seni özellikle çok merak edince Muz bu konuda bana biraz darıldı, ama ne yapayım, seni görünce biraz heyecanlandım. - Tamam Eylül  O halde önce faydalarımdan bahsedeyim. Şunu belirtmeden geçemeyeceğim, en merak ettiğim  tropikal meyvelerden birisin. Herkes senin egzotik görüntünü konuşuyor, tabii tadını da , teşekkur ederim. Hazır arkamda kimse yokken sana rahat rahat faydalarımdan bahsedeyim. Öncelikle, C vitamini deposuyum. Bağışıklık sistemini güçlendiririm ve vücudu hastalıklara karşı korurum. Lifli yapım sayesinde sindirimi kolaylaştırırım ve kabızlığı önlerim. Ayrıca, içerdiğim antioksidanlar sayesinde cildin genç ve sağlıklı kalmasına yardımcı olu...

MEYVELERİN DÜNYASINDA -- Eylül Uyanıyor --

  Eylül Uyanıyor -- Anne : Canım prensesim, çok güzel uyuyordun, seni kaldırmaya kıyamadım. Sana güzel bir meyve tabağı hazırladım ama önce kahvaltını yapmalısın. Eylül : Anne, ben çok güzel bir rüya gördüm. Rüyamda meyvelerin dünyasına gittim. Çok güzel bir kapı açıldı ve içeri girdim. Her taraf yemyeşildi ve etrafımda çok güzel meyveler vardı. Beni görmek için sıraya girmişlerdi. Anne : Meyveler seninle tanışmak için sıraya mı girdi? Orada meyveler konuşuyor muydu? Eylül : Evet, anne. Uyanmadan önce sen bana çok abur cubur yiyorsun demiştin ya, bu aklıma takıldı. Senin ne demek istediğini anlamaya çalıştım. Sırada bekleyen meyveler benim merakımı gidermek istediler ve bana faydalarını anlatmaya başladılar. Rüyamda elma bile itiraz etmişti. Anne : Hangi konuda itiraz etmişti? Eylül : O faydalarından bahsedince diğer meyveler onun sözünü bölüyorlardı. Sıranın onlara gelemeyeceğinden korkuyorlardı. Anne : Hımm! Eylül : Elma  o kadar çok şey anlattı ki, hangi birini hatı...