Mira ve Zamanın İzinde – 3.Bölüm Sessizliğin Hafızası
Seattle’da gökyüzü griydi ama Mira’nın zihni tarihten taşan renklerle doluydu. Bilimsel yolculuğunun üçüncü adımına hazırlanıyordu. Yeni projesi artık bireylerle sınırlı değildi. Artık toplumun bastırılmış hafızasını inceliyordu. “Toplumsal travmalar zaman algısını nasıl şekillendirir?” sorusu, yalnızca bir akademik metin değil, Mira’nın annesinden kalan sessizliği çözme girişimiydi.
Laboratuvarına geri dönerken telefonuna bir bildirim geldi: Türkiye’den bir belgesel yönetmeni, kolektif travmalar üzerine yaptığı yeni çalışmada Mira’nın bilimsel verilerini kullanmak istiyordu. “Zamanın sosyolojik katmanları ancak bilimle anlatılabilir,” diyordu mailde. Mira sustu. Bilim anlatmaksa, suskunluklar da veri olmalıydı.
İlk katılımcılar geldi. Göçmenler, aktivistler, susturulmuş gazeteciler... EEG cihazları bu kez yalnızca bireysel acıları değil; toplumsal sessizlikleri kaydediyordu. Özellikle Türkiye’den gelen veriler Mira’yı derinden etkiledi. 1980 darbesinden sağ çıkmış bir kadın, cihaz takılırken sessizce şöyle dedi: “Bazı tarihler saat bile taşımaz.” EEG grafiği başlarken gözleri yaşla doldu. Mira onu izledi. Göz izleme programı, sanki grafik yerine şiir yazıyordu.
Geceleri Mira verileri incelerken, kendi geçmişine döndü. Annesi 20 yaşındayken üniversiteden atılmıştı. O yıllarda sokaklar susturulmuştu. Mira, hiç konuşmadıkları o hikâyeye bir bilim insanı gibi değil, bir kız çocuğu gibi yaklaşmak istiyordu. Annesine mesaj attı: “Senin gençliğindeki zamanı ölçebilir miyim?” Cevap kısa geldi: “O zaman ölçülmezdi, saklanırdı.”
Bu cümle Mira’nın hipotezini şekillendirdi: “Bazı toplumlarda zaman, yaşanmayanlar üzerinden kurulur.” Bu fikir onu hem heyecanlandırdı hem ağlattı. Laboratuvardaki verilerle annesinin suskunluğu yan yana geldi. Zaman, beyin dalgalarından önce kalp ritminde bozuluyordu.
Bir gece Mira EEG cihazını kendine bağladı. Annesinin gençliğini düşündü. Polis sirenleri, yasak kitaplar, susturulan sokaklar… Grafik yükseldi, gözleri kapandı. Zihninde annesinin sesi duyuldu: “Senin sesin, benim suskunluğumun devamı olmasın.”
Ertesi sabah bir öğrencisine şunu dedi: “Bilim yalnızca bir şeyi açıklamaz; bazen onu yaşatır.” Öğrencisi sordu: “Ama geçmiş yaşanmadıysa, nasıl ölçülür?” Mira gülümsedi. “İşte o yüzden bilim değil, hikâye gerekir.”
Belgesel ekibi laboratuvara geldi. EEG dalgaları, göz izleme kayıtları, katılımcıların ifadeleriyle birlikte sunumlar hazırladılar. Mira, bir kavram önerdi: Zamanın Kararması — toplumsal travmanın zaman algısını bozduğu anlara verilen ad. Filmde bu kavram üzerinden anlatım yapılacaktı. Mira, annesinden izin istedi. Annesi bir süre sustu, sonra “Ben senin sözünle değil sesinle barıştım,” dedi. Mira o cümleyi filmin açılışına yazdırdı.
Konferans günü geldiğinde salon hiç olmadığı kadar doluydu. Katılımcılar artık bilim insanı değildi; geçmişin tanıklarıydı. Mira mikrofonun başına geçti. “Bugün burada bilim yapmıyorum,” dedi, “bugün burada sesi geri veriyorum.” Ardından EEG verilerini, göz izleme haritalarını ve tanık ifadelerini sundu. Salonda sessizlik hâkimdi. En sonunda bir genç ayağa kalktı: “Sizin biliminiz bana dedemin sustuğu zamanı anlattı.”
Mira mikrofondan uzaklaştı. Belgesel görüntülerinden bir sahne izleyiciye sunuldu: EEG ekranında düzensiz dalgalar, fonda bir sokak sesi, Mira’nın annesinin mektubu ekranda. “Bazı zamanlar ölçülmez. Ama hissedilir.”
Gün bitince Mira laboratuvarına döndü. Not defterine tek bir cümle yazdı:
“Zamanı değil, zamanı bozan sessizliği ölçüyoruz.”
Sonra annesinin sesli mesajına baktı. “Kızım, senin bilimindeki kelimeler benim gençliğimde susturulmuştu. Şimdi senin sesinle duyuluyorlar.”
Mira gülümsedi. Artık yalnızca bilim insanı değil, bir tanıktı. Bir anlatıcı. Bir hafıza yürütücüsü.
O gece, ilk kez EEG cihazını kapalı bıraktı. Pencereden dışarıya baktı. Yağmur yağıyordu ama ses yoktu. Sanki gökyüzü, ona şunu fısıldıyordu:
“Zaman, susturulmuş sesleri dinlediğimizde başlar.”
02.08.2025
Mesime Elif Ünalmış
Yorumlar
Yorum Gönder
Merhaba sevgili okuyucular, paylaştığım hikayeler ve yazılar hakkındaki düşüncelerinizi çok merak ediyorum! Yorumlarınız benim için çok değerli. Lütfen görüşlerinizi ve önerilerinizi paylaşmaktan çekinmeyin. Hep birlikte daha güzel bir topluluk oluşturalım! ✍️