Hastane Yolları
Ertesi gün Melis Hanım
ve Ahmet Bey, Can’ı birlikte büyük hastaneye götürdü. Doktorlar Can için hemen
yatış işlemlerini başlattı. Gerekli tetkikler yapıldıktan sonra, Can’ın
tedavisi için Ankara’ya gitmesinin daha uygun olacağına karar verildi. Bebeğin
sevki, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastanesi’ne yapıldı.
Yaşadıkları küçük
kasabadan ertesi gün ayrılıp Ankara’ya doğru yola çıktılar. Ahmet Bey zor da
olsa işinden izin almıştı. Can, annesinin kucağında uzun kirpikleriyle mışıl
mışıl uyuyordu. Melis Hanım Can’ın durumuyla ilgili yakınlarına haber verdi.
Duyan duymayana söyledi, kadıncağız her seferinde olanları yeniden anlattı. Eş
dost kadını teselli etti etmesine ama... “Ateş,” diye düşündü Melis Hanım,
“Ateş düştüğü yeri yakar.”
Mamak’taki hastaneye
bebeği yatırdılar. Kendileri de derme çatma bir otele yerleşti. Tedavinin uzun
süreceğini öğrendiler. Ahmet Bey geri dönmek zorunda kaldı. Can’ın tedavisi
için Melis Hanım tüm sorumluluğu üstlenerek mücadeleye başladı.
Nihayet gerekli
tetkikler yapıldıktan sonra ilaç tedavisine başlandı. İki hafta süren tedavinin
sonunda bebeğin saçları döküldü. Melis Hanım’ın içi parçalanıyor ama kendini
bırakmaması gerektiğini biliyordu.
Sancılı süreç
tamamlanmış, iki haftanın sonunda bebek taburcu olabilmişti. Bebek sıkıntı
çekse de hiçbir şeyin farkında değildi. Sık sık gülücükler saçıyor, annesinin
sesini duyunca kahkaha atıyordu.
Melis Hanım, Can’ın
beslenmesine çok dikkat ediyordu. Onun zayıf düşen bedenini güçlü tutmak için
bol mineral ve potasyum içeren gıdalar temin etti. Bebek zaman zaman iştahsız
kalıyordu. Bu arada tetkikler için çok fazla kan alınmıştı. Vücudu kansız kalmıştı.
Doktorlar demir ilacı yazdı. Melis Hanım, Can’a ilaçları içirince yeni çıkan
dişleri çürümeye başladı. Ancak yaşı itibarıyla diş tedavisi hemen başlayamadı.
Doktorlar Bey, Melis Hanım’a “Endişelenme, süt dişleri zaten
düşecek,” demişti. Ancak kadın, Can’ın acı çekmesine dayanamıyordu.
Kemoterapiden iki üç
hafta sonra bebeğin dökülen saçları, kirpikleri yeniden çıkmaya başladı. Her
geçen gün kaşları da belirginleşiyordu. Bir ayın sonunda Can, normale döndü. Üç
dört ay aralıklarla kontroller yapıldı.
Süreç, Melis Hanım’ı
üzüyordu. Ama o güçlü olmak zorundaydı. Melis Hanım hastaneye gittiğinde hasta
yakınlarının çaresiz konuşmalarına tanık oluyordu. Bu konuşmalar ilk zamanlarda
onu çok sarstı. Zamanla karamsar konuşmalara kulak vermemeyi öğrendi. Olumsuz
düşünmek istemediği için kimseyle konuşmamaya karar verdi. O, boncuk
gözlüsüsünün iyileşeceğine inanmak istiyordu. Tedavinin ilk küründen sonra
yaşadıkları kasabaya geri döndüler.
16.04.2025
Mesime Elif Ünalmış
Yorumlar
Yorum Gönder
Merhaba sevgili okuyucular, paylaştığım hikayeler ve yazılar hakkındaki düşüncelerinizi çok merak ediyorum! Yorumlarınız benim için çok değerli. Lütfen görüşlerinizi ve önerilerinizi paylaşmaktan çekinmeyin. Hep birlikte daha güzel bir topluluk oluşturalım! ✍️