Ana içeriğe atla

DUYULAR SERİSİ 1. BÖLÜM Gözlerimizle Algıladığımız Dünya

 


DUYULAR SERİSİ 1. BÖLÜM 

Gözlerimizle Algıladığımız Dünya


Zeynep sabah erkenden uyanır ve pencerenin yanında oturur. Günün ilk ışıkları yüzüne dokunur gibi hissedilir, ama o ışığın neye benzediğini hayal edemez. Gözleri görmediği için bazen karanlığın içinde kaybolmuş gibi hissederdi. Ancak bu karanlıkta duyuları onun için bir rehberdi; dokunarak, duyarak ve koklayarak dünyayı hissederdi. Hayali ise bir gün görebilmekti. 


Zeynep: "Anne, renkleri görmek istiyorum. Dünyayı senin gibi görmeyi... Kitaplardan bahsetmiştin, içindeki resimleri görebilmek istiyorum. Ameliyat olabilir miyim?"


Ailesi Zeynep'in bu isteğini ciddiye alır ve doktorlara danışmaya başlar. Tıptaki ilerlemeler umut vericidir. Zeynep, ameliyatla gözlerini açabileceği fikrine kapılır. Ailesi umutlanmıştır; yıllar boyu süren sessizlik, şimdi bir umut ışığıyla doludur. Ama Zeynep’in bu yolculuğunda ona her zaman destek olan kişi, en yakın arkadaşı Asya’dır.


Asya: "Zeynep, senin renkleri ne kadar merak ettiğini biliyorum. Ama şunu unutma; sen gözlerin olmadan bile dünyayı en canlı şekilde hissedebiliyorsun. Senin hayal gücün ve kalbin benim gözlerimden daha çok şeyi görebiliyor."


Zeynep, bir gün Asya'ya dönüp şöyle dedi: "Ama gözlerimle görmediğim için bazı şeyleri eksik hissediyorum, Asya. Mesela kırmızı nasıl bir şey? Güzel mi? Yoksa korkutucu mu?"


Asya oturdu ve Zeynep'e bilimsel bir açıklama sundu:  

Asya: "Kırmızı, ışığın en uzun dalga boyuyla beynimize ulaşıyor. Ama biliyor musun? Renkler sadece görsel bir şey değil; aynı zamanda duygusal bir mesaj taşırlar. Kırmızı enerji ve tutkuyu simgeler. Tıpkı sevdiğin bir şarkının seni heyecanlandırması gibi."


Bu konuşmalar arasında Asya, bir kutu malzeme getirdi. İçinde kabartmalı kağıtlar ve özel çizim kalemleri vardı.


Asya: "Zeynep, renkleri göremiyorsan bile çizim yapabilir, onları hissedebilirsin. Bu kağıtlar dokunarak keşfetmen için özel. Çiçekler çizebilirsin, hayalini kurduğun bir dünyayı şekillendirebilirsin."


Zeynep denemeye başladı. Çizimler sırasında Asya ona rehberlik etti; çiçeğin yapraklarını, güneşin yuvarlak sıcaklığını tarif etti. Zeynep’in parmakları hareket ederken hayal gücü de ona eşlik ediyordu. Çizim bitince parmaklarıyla kağıda dokundu.


Zeynep: "Gerçekten yaptım mı? Evet, bu bir çiçek gibi hissettiriyor!"


Bu mutlulukla zaman geçti ve ameliyat günü geldi. Zeynep önce çok heyecanlıydı. Ancak ameliyattan hemen önce doktorlara kararından vazgeçtiğini söyledi. :"Görebilmek büyük bir hayalimdi, ama korkuyorum. Görmediğim bu dünyada kendimi güvende hissediyorum. Kötülükleri bilmeden ışığa koşabilmek daha güzel. Belki benim dünyam, karanlık içinde kendime ışık bulmam."


Asya, Zeynep’in kararını saygıyla karşıladı. Onun derin içgörüsü Asya'yı etkiledi; Zeynep'in duyularıyla dünyayı ne kadar güçlü hissettiğini fark etti. Asya ise kendi gözleri açık olduğu halde bazı duyularını bu kadar yoğun kullanmadığını anladı :"Zeynep, senin içsel dünyan bana bir şey öğretiyor: Gerçek bir dünya görmek için önce iç dünyamı keşfetmem gerekiyor. Senin hissettiğin derinlik, benim gözlerimle gördüğümden çok daha büyük."

29.04.2025

Mesime Elif Ünalmış 

"Dünyayı görmek için gözlerden fazlasına ihtiyacımız var; kalbimiz, zihnimiz ve hayal gücümüzle asıl güzellikleri keşfederiz."


Soru ve Cevaplar:  

1. Zeynep neden ameliyat olmaktan vazgeçti?  

   Cevap: Kötü şeyler görmekten ve yarattığı güvenli dünyaya kötülüğün sızmasından korktuğu için ameliyat olmaktan vazgeçti.  


2. Asya, Zeynep'e renkleri nasıl anlatıyor?  

   Cevap: Asya, renkleri bilimsel ve duygusal açıklamalarla anlatıyor; kırmızının enerji ve sıcaklık, mavinin ise sakinlik ve huzur verdiğini ifade ediyor.  


3. Zeynep nasıl resim yapmayı öğreniyor?  

   Cevap: Kabartmalı kağıtlar ve özel çizim kalemleri kullanarak, Asya’nın tarifleriyle dokunarak hayalini çiziyor.  


4. Asya, Zeynep’in kararına nasıl tepki veriyor?  

   Cevap: Asya, Zeynep’in kararına saygı duyuyor ve onun derin içgörüsünden etkileniyor.  


5. Zeynep’in karanlık içinde ışık bulma fikri ne anlatıyor?  

   Cevap: Zeynep, dünyanın güzelliklerini duyularıyla keşfederken karanlık içinde kendi ışığını bulmanın daha anlamlı olduğunu düşünüyor.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YARDIMLAŞMA

               YARDIMLAŞMA ⭐ Tayfun, diğer arkadaşlarıyla teneffüse çıkmış, okul bahçesinde oynuyordu. Etrafında durmaksızın koşturan çocuklara bakıyordu. Tayfun, sakin bir çocuk olduğundan genelde bir köşede oturup arkadaşlarını izliyordu. Tayfun, peşinde koşturan sınıf arkadaşının düştüğünü görünce yerinden fırlayarak yardıma koştu. Gökhan fena düşmüştü ve acı içinde kıvranıyordu. Hemen ardından nöbetçi öğretmen yetişti ve Gökhan'ın yardımına koştu. Öğretmen ambulansı çağırarak Gökhan'ın hastaneye gitmesini sağladı. Ambulansın gelmesini beklerken, komşulardan biri olan Tayfun'un annesi, Gökhan'a ve öğretmenlere yardımcı olmak için geldi. Tayfun, arkadaşı için çok üzülmüştü. O günden sonra, müdür bey çocukların kolektif oyunlar oynamaları için belli kurallar çerçevesinde güzel oyunlar oynamalarını teşvik edecek konuşmalar yaptı. Koşturmadan da güzel oyunlar oynayabileceklerini hatırlattı. Bu olay, Tayfun'un arkadaşlarına daha çok yardım etmeye ba...

KAVRAMSAL ÖYKÜLER

🌼  Sevgi🌼 Dilek, henüz 1. sınıfa gidiyordu. Sapsarı saçları ve mavi gözleriyle çok sevimliydi. Dilek, okulun açılmasıyla yeni arkadaşlar edinmiş ve okuluna iyice alışmaya başlamıştı. Yeni şeyler öğrenmek onu heyecanlandırıyordu. Okulu çok seviyordu ve arkadaşlarını da çok değerli buluyordu. Ancak en çok arkadaşı Semra'yı seviyordu. Semra'nın babası öğretmen olduğu için başka bir okula tayin olmuştu ve Semra'dan ayrılmak zorunda kaldı. Dilek bu duruma çok üzülmüştü. Ancak annesi durumu kabul etmesi için Dilek'i karşısına alarak durumu izah etti. Annesi, Dilek'in dilediği zaman Semra'yı arayabileceğini söyledi. Dilek bunun üzerine çok sevindi. O günden sonra bütün dikkatini okula vererek yeni şeyler öğrenmeye devam etti. Aradan geçen zaman içinde arkadaşlarını aramayı da ihmal etmedi. Dilek, yeni arkadaşlar edinmeye ve sınıfında daha aktif olmaya devam etti. Semra'yla da sık sık telefonla konuşarak bağlarını koparmadı. Okulda öğrendiği yeni bilgileri ve ya...

Hatay Depreminin İkinci Yıldönümü: Yıkımın ve Umudun İzleri

  Hatay'da depremin üzerinden iki yıl geçti. Ancak, bu doğal afetin açtığı yaralar hala sarılmayı bekliyor. Depremzedeler, yaşadıkları acıları ve çaresizlikleri unutamıyor. Onların hikayeleri, bizlere dayanışmanın ve insanlığın önemini hatırlatıyor. Depremde evlerini, sevdiklerini kaybeden insanlar, yeni bir hayat kurma çabası içinde. Bu zorlu süreçte, birbirlerine destek olarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Her şeye rağmen umutlarını yitirmeyen depremzedeler, yarınlara daha güçlü bakma arzusu taşıyor. Depremin getirdiği yıkımın ardından, hayatlarını yeniden inşa etmeye çalışan bu insanların sesine kulak vermek ve onların yaşadığı zorlukları anlamak, hepimiz için bir sorumluluk. Bir daha bu acıların yaşanmaması için, toplum olarak bilinçli ve duyarlı olmalıyız. Bu yıldönümünde, depremzedelerin acılarını ve çaresizliklerini unutmamak için bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: Yaşananlardan ders çıkararak, gelecekte daha sağlam adımlar atmalıyız. Bu süreçte en önemli şey, dayanışma v...