Ana içeriğe atla

Duyma Sanatı: Seslerin Duygulara Etkisi

 


Duyma Sanatı: Seslerin Duygulara Etkisi


Zeynep, pencerenin yanındaki küçük tabureye oturmuş, rüzgârın esintisini dinliyordu. Gözleri görmediği için sesler onun dünyasında en önemli rehberdi. Dışarıdan gelen kuş cıvıltıları, biraz uzaktaki çocukların kahkahaları, rüzgârın ağaç yapraklarına dokunuşu… Sesler birer renk gibi zihninde şekilleniyor, ona dünyanın anlamını veriyordu.  


O gün Asya’nın gelişini adımlarından anladı. Kapıya doğru yöneldiğinde, ayak seslerinin hafif temposundan Asya’nın neşeli olduğunu fark etti.  


Zeynep: "Bugün çok mutlu duyuluyorsun, Asya. Adımların enerjik!"  


Asya: "Evet, Zeynep! Bugün seslerin duygulara etkisini araştırıyordum. Ses, sadece işitme duyusuyla ilgili değil, aynı zamanda insanın hislerini de şekillendiriyor. Bilimsel olarak, ses dalgaları işitme sinirleri aracılığıyla beynimize ulaşır ve limbik sistemde duygularımızla birleşir."  


Zeynep başını yana eğdi. Bilimsel açıklamalar Asya’nın dilindeydi ama o her zaman bir şeyi içsel olarak hissetmek isterdi.  


Zeynep: "Ben sesleri gördüğünüzden farklı hissediyorum, Asya. Sesler benim için kelimelerden daha çok şey anlatıyor. İnsanların tonlamalarından heyecanlarını, bir kedi yavrusunun mırıltısından huzurunu hissedebiliyorum."  


Asya: "Haklısın, Zeynep. Senin duyuların o kadar güçlü ki bazı şeyleri bizden daha derin anlıyorsun. Ama biliyor musun, bazı sesler bizi bilinçaltımızdan etkiliyor. Mesela yağmur sesi, beynimizde sakinlik hissi uyandırıyor çünkü doğanın ritmi insanı rahatlatıyor. Bu yüzden insanlar fırtına seslerini dinleyerek uyuyabiliyor."  


Zeynep gülümsedi. Asya’nın anlattıkları hep ilgisini çekiyordu. Ama onun için en önemli şey, insanların sesler aracılığıyla duygu aktarabilmesiydi.  


Zeynep:"Benim için en önemli ses, annemin küçükken ninni söylediği sesi. O zaman kendimi güvende hissederdim. Sarılamasam da, sesiyle yanımda olduğunu bilmek bana huzur verirdi."  


Asya: "Ses, bir bağdır Zeynep. Dokunmadan da duygularımızı taşıyan bir araçtır. Sadece kelimelerle değil, sesin tonu, ritmi ve melodisiyle sevgiyi gösterebiliriz."  


Bir gün Asya, Zeynep’e farklı sesleri dinletmek için yanına küçük bir ses kayıt cihazı getirdi. İlk önce doğa seslerini açtı. Kuşların cıvıltıları, suyun yumuşak akışı… Zeynep, gözlerini kapatarak her bir sesi hissetti. Sonra klasik bir müzik açtı; Zeynep, melodinin nasıl iniş çıkışlarla duygulara yön verdiğini fark etti.  


Zeynep: "Müzik gerçekten büyülü bir şey. Ritimleri hissederek kendimi bir hikayenin içinde gibi hissediyorum."  


Asya: "Bir gün kendi müziğimizi yapalım mı? Belki sen ritmi hissedip melodiyi şekillendirirsin. Seslerle bir dünya kurabiliriz."  


Zeynep gülümsedi. Gözleri görmüyordu ama seslerin ona sunduğu dünya, düşündüğünden daha renkliydi.  

  

Bir ses, kalbin duyabileceği en güçlü dildir." 

02.05.2025

Mesime Elif Ünalmış 

Soru ve Cevaplar: 

Sesler insan üzerinde nasıl bir etki yaratır? 

Cevap:  Sesler, limbik sistem aracılığıyla duygularımızla birleşir. Sakin melodiler huzur verirken, hızlı ritimler enerjimizi artırır.  

2. Zeynep sesleri nasıl algılıyor? 

   Cevap: Görme engelli olduğu için sesleri renkler gibi hissediyor ve onları dünyasını anlamlandırmak için kullanıyor.  


3. Asya, Zeynep’e seslerin bilimsel yönünü nasıl açıklıyor? 

Cevap : Seslerin beynimizde duygu oluşturduğunu, yağmur gibi doğa seslerinin insanları bilinçaltından rahatlattığını anlatıyor.   Zeynep için en değerli ses hangisi?

   Cevap: Annesinin küçükken söylediği ninni, ona sevgi ve güven hissettirdiği için en değerli sesi oluşturuyor.  


5. Sesler, insanlar arasındaki bağda nasıl bir rol oynar?  

   Cevap . Sesler duyguları taşır, kelimelerden daha fazla anlam yükleyebilir ve insanların sevgilerini göstermek için güçlü bir araç olabilir.  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YARDIMLAŞMA

               YARDIMLAŞMA ⭐ Tayfun, diğer arkadaşlarıyla teneffüse çıkmış, okul bahçesinde oynuyordu. Etrafında durmaksızın koşturan çocuklara bakıyordu. Tayfun, sakin bir çocuk olduğundan genelde bir köşede oturup arkadaşlarını izliyordu. Tayfun, peşinde koşturan sınıf arkadaşının düştüğünü görünce yerinden fırlayarak yardıma koştu. Gökhan fena düşmüştü ve acı içinde kıvranıyordu. Hemen ardından nöbetçi öğretmen yetişti ve Gökhan'ın yardımına koştu. Öğretmen ambulansı çağırarak Gökhan'ın hastaneye gitmesini sağladı. Ambulansın gelmesini beklerken, komşulardan biri olan Tayfun'un annesi, Gökhan'a ve öğretmenlere yardımcı olmak için geldi. Tayfun, arkadaşı için çok üzülmüştü. O günden sonra, müdür bey çocukların kolektif oyunlar oynamaları için belli kurallar çerçevesinde güzel oyunlar oynamalarını teşvik edecek konuşmalar yaptı. Koşturmadan da güzel oyunlar oynayabileceklerini hatırlattı. Bu olay, Tayfun'un arkadaşlarına daha çok yardım etmeye ba...

KAVRAMSAL ÖYKÜLER

🌼  Sevgi🌼 Dilek, henüz 1. sınıfa gidiyordu. Sapsarı saçları ve mavi gözleriyle çok sevimliydi. Dilek, okulun açılmasıyla yeni arkadaşlar edinmiş ve okuluna iyice alışmaya başlamıştı. Yeni şeyler öğrenmek onu heyecanlandırıyordu. Okulu çok seviyordu ve arkadaşlarını da çok değerli buluyordu. Ancak en çok arkadaşı Semra'yı seviyordu. Semra'nın babası öğretmen olduğu için başka bir okula tayin olmuştu ve Semra'dan ayrılmak zorunda kaldı. Dilek bu duruma çok üzülmüştü. Ancak annesi durumu kabul etmesi için Dilek'i karşısına alarak durumu izah etti. Annesi, Dilek'in dilediği zaman Semra'yı arayabileceğini söyledi. Dilek bunun üzerine çok sevindi. O günden sonra bütün dikkatini okula vererek yeni şeyler öğrenmeye devam etti. Aradan geçen zaman içinde arkadaşlarını aramayı da ihmal etmedi. Dilek, yeni arkadaşlar edinmeye ve sınıfında daha aktif olmaya devam etti. Semra'yla da sık sık telefonla konuşarak bağlarını koparmadı. Okulda öğrendiği yeni bilgileri ve ya...

Hatay Depreminin İkinci Yıldönümü: Yıkımın ve Umudun İzleri

  Hatay'da depremin üzerinden iki yıl geçti. Ancak, bu doğal afetin açtığı yaralar hala sarılmayı bekliyor. Depremzedeler, yaşadıkları acıları ve çaresizlikleri unutamıyor. Onların hikayeleri, bizlere dayanışmanın ve insanlığın önemini hatırlatıyor. Depremde evlerini, sevdiklerini kaybeden insanlar, yeni bir hayat kurma çabası içinde. Bu zorlu süreçte, birbirlerine destek olarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Her şeye rağmen umutlarını yitirmeyen depremzedeler, yarınlara daha güçlü bakma arzusu taşıyor. Depremin getirdiği yıkımın ardından, hayatlarını yeniden inşa etmeye çalışan bu insanların sesine kulak vermek ve onların yaşadığı zorlukları anlamak, hepimiz için bir sorumluluk. Bir daha bu acıların yaşanmaması için, toplum olarak bilinçli ve duyarlı olmalıyız. Bu yıldönümünde, depremzedelerin acılarını ve çaresizliklerini unutmamak için bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: Yaşananlardan ders çıkararak, gelecekte daha sağlam adımlar atmalıyız. Bu süreçte en önemli şey, dayanışma v...