Ana içeriğe atla

BÖLÜM 1: KAYIP KÜTÜPHANE VE SİHİRLİ YOLCULUK



 BÖLÜM 1: KAYIP KÜTÜPHANE VE SİHİRLİ YOLCULUK  


Kasabanın en meraklı öğrencileri olan "9 küçük kâşif", öğretmenlerinin verdiği ödevi büyük bir heyecanla karşılamıştı. Konuları gezegenler ve evren  hakkında araştırma yapıp "bir proje ortaya koymaktı". Fakat bilgiye ulaşmanın oldukça zor olduğu bu kasabada, nereden başlayacaklarını bilmiyorlardı.


"Kütüphaneye gitmeliyiz!". dedi Sinem, gözleri parlayarak.  


Bir zamanlar kasabanın bilgi yuvası olan "eski kütüphane", yıllardır terk edilmişti. İçeri girdiklerinde örümcek ağları ve tozlar havada dans ediyordu. Tam raflara uzanacaklardı ki, "ortam bir anda karıştı." 


 BOOM! 


Büyük bir ışık parladı ve "Bilge Ruh" ortaya çıktı!  


"Meraklı çocuklar, hoş geldiniz! " dedi yaşlı ama neşeli bir sesle.  "Uzay hakkında bilgi mi istiyorsunuz? O halde sizi bir yolculuğa çıkarmalıyım!" 


Çocuklar birbirlerine korku dolu gözlerle baktı. Ama bu ruh "fazlasıyla dostça" görünüyordu.  


Peki ama nasıl?  diye sordu Ali.  


"Bilge Ruh, raflarda saklı duran eski bir kitabı çıkardı" ve hafifçe üfledi. Kitap "altın gibi parlamaya başladı.  


Hepiniz kitabın kapağına dokunun ve gözlerinizi kapatın… 


Bunu yapar yapmaz 'etraflarında büyülü ışıklar dönmeye başladı." Çocuklar gözlerini açtıklarında "havada süzülüyorlardı"! Ama bir gariplik vardı…  


Neler oluyor?! diye bağırdı Murat. Biz astronot kıyafetleri giydik mi?!  


Çocuklar şaşkınlıkla kendilerine bakınca pırıl pırıl beyaz astronot kıyafetleri içinde olduklarını fark ettiler. Kıyafetler tam üzerlerine oturuyordu, sanki sihirle dikilmiş gibiydi! 


Bunları nasıl giydik? diye sordu Derya. "Ben biraz önce okul kıyafetimle buradaydım!"


"Bilge Ruh" kahkahalarla güldü.  


Tabii ki astronot kıyafetleri olmadan uzaya gidemezdiniz! Sizce burada terliklerle mi gezecektiniz? Mars’a çorapla giden hiç kimseyi tanımıyorum!  


Eee yani bu otomatik giydirme sistemi mi? dedi Murat, şaşkınlık içinde.  

"Kesinlikle! Ama merak etmeyin, modayı takip eden bir ruhum. Bunlar en yeni uzay keşif tasarımı!"


Çocuklar şaşkınlıkla ellerini ve ayaklarını kontrol ettiler. Kıyafetler tam üstlerine göre yapılmıştı  


Tam o sırada "Bilge Ruh" ciddi bir ifadeyle devam etti:  


Şimdi "Güneş Sistemi’ni keşfetmeye başlıyoruz! İlk durağımız: MERKÜR!"  


Çocuklar önlerinde açılan ışık geçidine doğru süzülmeye başladılar. Arkalarından Murat’ın sesi geldi:  


Acaba Merkür’de terlik giyen var mı?


Bilge Ruh  ve arkadaşları kahkahalarla güldüler.    



Bir sonraki bölümde çocukları nasıl sürprizler bekliyor? Devamı yarın! 

"Bilgiye ulaşmak, cesurca bilinmeyene adım atmaktır. Büyük maceralar, küçük bir merak kıvılcımıyla başlar!"

17.05.2025

Mesime Elif Ünalmış 


-Soru ve cevap: 


1- Çocuklar neden terk edilmiş kütüphaneye gitmeye karar verdi?

🔹 Çünkü kasabada bilgiye ulaşmak çok zordu, ancak eski kütüphane zamanında birçok değerli kitapla doluydu. Orada aradıkları cevapları bulabileceklerini düşündüler.  


2- Bilge Ruh kimdir ve çocuklara ne önerdi? 

🔹 Kütüphanenin eski bekçisi olan Bilge Ruh, çocuklara uzayın gizemlerini keşfetmeleri için bir yolculuk teklif etti ve onları sihirli bir kitap aracılığıyla evrenin derinliklerine gönderdi.  


3-  Çocuklar uzaya nasıl geçti ve neden astronot kıyafetleri giymişti? 

🔹 Kitaba dokunduklarında büyülü ışıklar etraflarını sardı ve bir anda "uzayın boşluğunda süzülmeye başladılar". Astronot kıyafetleri, Bilge Ruh tarafından onların güvenliği için hazırlandı—çünkü uzayda nefes almak mümkün değildi!  


4-  Aileleri çocukların kaybolduğunu fark etti mi? 

🔹 Evet! Çocuklar kaybolduktan sonra aileleri onları bulmak için seferber oldu. Kasaba halkı panik içindeydi ve herkes çocukların izini sürmeye çalışıyordu.  


5-  Çocukları uzayda hangi maceralar bekliyor? 

🔹 Güneş Sistemi’ndeki gezegenleri tek tek keşfedecekler! Her gezegende farklı bir zorluk, eğlenceli bir bilimsel keşif ve onları bekleyen sürprizlerle karşılaşacaklar.  




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YARDIMLAŞMA

               YARDIMLAŞMA ⭐ Tayfun, diğer arkadaşlarıyla teneffüse çıkmış, okul bahçesinde oynuyordu. Etrafında durmaksızın koşturan çocuklara bakıyordu. Tayfun, sakin bir çocuk olduğundan genelde bir köşede oturup arkadaşlarını izliyordu. Tayfun, peşinde koşturan sınıf arkadaşının düştüğünü görünce yerinden fırlayarak yardıma koştu. Gökhan fena düşmüştü ve acı içinde kıvranıyordu. Hemen ardından nöbetçi öğretmen yetişti ve Gökhan'ın yardımına koştu. Öğretmen ambulansı çağırarak Gökhan'ın hastaneye gitmesini sağladı. Ambulansın gelmesini beklerken, komşulardan biri olan Tayfun'un annesi, Gökhan'a ve öğretmenlere yardımcı olmak için geldi. Tayfun, arkadaşı için çok üzülmüştü. O günden sonra, müdür bey çocukların kolektif oyunlar oynamaları için belli kurallar çerçevesinde güzel oyunlar oynamalarını teşvik edecek konuşmalar yaptı. Koşturmadan da güzel oyunlar oynayabileceklerini hatırlattı. Bu olay, Tayfun'un arkadaşlarına daha çok yardım etmeye ba...

KAVRAMSAL ÖYKÜLER

🌼  Sevgi🌼 Dilek, henüz 1. sınıfa gidiyordu. Sapsarı saçları ve mavi gözleriyle çok sevimliydi. Dilek, okulun açılmasıyla yeni arkadaşlar edinmiş ve okuluna iyice alışmaya başlamıştı. Yeni şeyler öğrenmek onu heyecanlandırıyordu. Okulu çok seviyordu ve arkadaşlarını da çok değerli buluyordu. Ancak en çok arkadaşı Semra'yı seviyordu. Semra'nın babası öğretmen olduğu için başka bir okula tayin olmuştu ve Semra'dan ayrılmak zorunda kaldı. Dilek bu duruma çok üzülmüştü. Ancak annesi durumu kabul etmesi için Dilek'i karşısına alarak durumu izah etti. Annesi, Dilek'in dilediği zaman Semra'yı arayabileceğini söyledi. Dilek bunun üzerine çok sevindi. O günden sonra bütün dikkatini okula vererek yeni şeyler öğrenmeye devam etti. Aradan geçen zaman içinde arkadaşlarını aramayı da ihmal etmedi. Dilek, yeni arkadaşlar edinmeye ve sınıfında daha aktif olmaya devam etti. Semra'yla da sık sık telefonla konuşarak bağlarını koparmadı. Okulda öğrendiği yeni bilgileri ve ya...

Hatay Depreminin İkinci Yıldönümü: Yıkımın ve Umudun İzleri

  Hatay'da depremin üzerinden iki yıl geçti. Ancak, bu doğal afetin açtığı yaralar hala sarılmayı bekliyor. Depremzedeler, yaşadıkları acıları ve çaresizlikleri unutamıyor. Onların hikayeleri, bizlere dayanışmanın ve insanlığın önemini hatırlatıyor. Depremde evlerini, sevdiklerini kaybeden insanlar, yeni bir hayat kurma çabası içinde. Bu zorlu süreçte, birbirlerine destek olarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Her şeye rağmen umutlarını yitirmeyen depremzedeler, yarınlara daha güçlü bakma arzusu taşıyor. Depremin getirdiği yıkımın ardından, hayatlarını yeniden inşa etmeye çalışan bu insanların sesine kulak vermek ve onların yaşadığı zorlukları anlamak, hepimiz için bir sorumluluk. Bir daha bu acıların yaşanmaması için, toplum olarak bilinçli ve duyarlı olmalıyız. Bu yıldönümünde, depremzedelerin acılarını ve çaresizliklerini unutmamak için bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: Yaşananlardan ders çıkararak, gelecekte daha sağlam adımlar atmalıyız. Bu süreçte en önemli şey, dayanışma v...