Ana içeriğe atla

5. BÖLÜM: YANAN ORMAN VE BÜYÜYEN FARKINDALIK

  


 5. BÖLÜM: YANAN ORMAN VE BÜYÜYEN FARKINDALIK


Sabahın erken saatlerinde kamp alanında hafif bir hareketlilik vardı. Çocuklar, yeni bir keşif yürüyüşü yapmak için hazırlanıyordu. Doğanın güzelliklerini görmek, farklı bitkileri ve hayvanları tanımak istiyorlardı. Ancak bilmedikleri şey, bugün onları büyük bir felaketin beklediğiydi.  


Sinem Hanım çocukları gruplara ayırdı ve onları ormanın iç kısımlarına doğru yönlendirdi. Birkaç saat boyunca çocuklar sessizce ağaçların altında yürüdüler. Katana, ağaç gövdelerindeki desenleri incelerken, Yasmin kuş seslerini dinliyordu.  


Ancak aniden, Sofia’nın sesi yankılandı:  

"Duman! Bir yerlerden duman yükseliyor!" 


Çocuklar hızla bulundukları yerden daha açık bir alana çıkınca, ormanın derinliklerinden gelen siyah dumanları fark ettiler. Ağaçların arkasında kırmızı ve turuncu alevler yükseliyor, rüzgârla birlikte daha da büyüyordu.  


"Yangın çıkmış!" diye bağırdı Haruto, korkuyla geri adım atarak.  


Herkes bir anda paniğe kapılmıştı. Kuşlar, büyük bir gürültüyle dallardan havalanıyor, sincaplar ve diğer küçük hayvanlar telaşla kaçıyordu. Birkaç dakika içinde, yangın daha geniş bir alana yayıldı. Çocukların bulunduğu bölge hâlâ güvenliydi, ancak rüzgârın yönü değişirse tehlike altında kalabilirlerdi.  


Emil, "Buraya nasıl yangın gelmiş olabilir?" diye sordu. Sinem Hanım, alevlerin başladığı noktaya dikkatle baktığında, yerde parlayan cam kırıklarını fark etti. Güneşin altında iyice ısınmış cam parçaları, kuru otları tutuşturmuş ve böylece yangın başlamıştı.  


"Görünen o ki bu yangın bilinçsizce doğaya bırakılan cam kırıkları yüzünden çıktı," dedi Sinem Hanım. "İşte insanların küçük dikkatsizlikleri, büyük felaketlere neden olabilir."  


Çocuklar, bu düşünce karşısında daha da sessizleşti. Gerçekten de birinin farkında olmadan attığı cam kırıkları, yüzlerce ağacı kül etmek üzereydi.  


Ancak yangın büyüyordu ve yardım gelmesi gerekiyordu. Sinem Hanım, hemen kamp alanına haber verdi. Birkaç dakika sonra yerel itfaiye ekibi bölgeye ulaştı. Ancak, ekipmanları yeterli değildi. Hortumlardan gelen su, yangını söndürmek için yeterli baskıyı sağlamıyordu.  


"İtfaiye ekipmanlarının yetersizliği, yangının kontrol altına alınmasını geciktiriyor," dedi Camille endişeyle. "Eğer yangın büyürse, kampımıza bile ulaşabilir!"  


Çocuklar, yangının doğaya verdiği zararı gözleriyle gördüler. Yanan ağaçların gövdesinden çatırdama sesleri yükseliyor, ormanda kaçışan hayvanlar korkuyla birbirlerine çarpıyordu.  


Tam o sırada Ravi sessizce bir noktaya bakıyordu. Gözleri yangından kaçan bir kaplumbağaya takılmıştı. Küçük hayvan, alevlerden uzaklaşmaya çalışıyor ama ağır ilerlediği için yangına yakalanma riski taşıyordu.  


"Onu kurtarmalıyız!" diye bağırdı Ravi.  


Emil hemen ona katıldı ve birlikte koşarak kaplumbağayı güvenli bir alana taşıdılar. Ancak, ormanda yangından kaçamayan çok sayıda canlı vardı. Bu görüntüler çocukları derinden etkiledi.  


Bir süre sonra yangın güçlükle kontrol altına alındı. İtfaiye ekipleri tüm gücüyle çalışmış, ancak birkaç bölgedeki ağaçlar tamamen kül olmuştu. Ormanın büyük bir kısmı zarar görmüştü.  


Çocuklar güvenli bölgeye dönerken herkes sessizdi. Sofia, "Bu gerçekten korkunçtu," diye fısıldadı.  


O gece, kamp ateşinin etrafında toplanan çocuklar yangınla ilgili görüşlerini paylaştı. Sinem Hanım, onlara şunu sordu:  


"Bugün ne öğrendiniz?"  


Haruto yanıtladı: "İnsanların dikkatsizliği büyük felaketlere yol açabiliyor. Bir cam kırığı yüzünden bütün orman yandı." 


Yasmin, "Yangının içinde kalmak korkutucuydu. Ama en çok kaçan hayvanları görmek beni üzdü. Onların bizim hatalarımız yüzünden zarar görmesini istemiyorum."  


Li düşündü ve sonra yavaşça konuştu: "Yangını söndürmek çok zordu. İtfaiye ekipleri suyu kullanıyor ama bazen yeterli olmuyor. Belki daha akıllı bir yangın söndürme sistemi olmalı." 


Sinem Hanım Li’nin sözlerine dikkat etti. "Ne gibi bir sistem düşündün?" diye sordu.  


Li heyecanlandı ve defterini açtı: "Eğer akıllı yangın dedektörleri, yangın başlamadan önce yüksek ısıyı algılayabilirse, erkenden su püskürten otomatik bir sistem kurulabilir. Ayrıca, yangın sırasında suyun fazla israf edilmemesi için belirlenen noktalara sensörler yerleştirilebilir." 


Çocuklar onun fikrini heyecanla dinledi. Gerçekten de gelecekte suyu israf etmeden yangınları kontrol altına almak mümkün olabilirdi.  


Sinem Hanım gözlerini çocukların yüzlerinde gezdirdi. Her biri bugün bir şeyler öğrenmişti. Sadece yangının yıkıcılığı değil, aynı zamanda doğaya duyulan sorumluluğu da anlamışlardı.  


"Bugün öğrendiğiniz en büyük şey, küçük hataların büyük felaketlere yol açabileceği ve bunun önüne ancak farkındalıkla geçilebileceğidir," dedi Sinem Hanım. "Doğa bizim korumamız altında. Eğer onu dikkatsizce yok edersek, bir gün bize vereceği güzellikleri kaybederiz." 


O gece, çocuklar sadece yangının sıcaklığını değil, sorumluluğun ağırlığını da hissettiler.  


Yeni bir gün, yeni farkındalıklar onları bekliyordu.  


"Doğaya zarar vermek, geleceğe ihanet etmektir. Küçük hatalar büyük yıkımlara yol açar ama küçük farkındalıklar büyük değişimleri başlatır."  

31.05.2025

Mesime Elif Ünalmış 


NOT:



 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YARDIMLAŞMA

               YARDIMLAŞMA ⭐ Tayfun, diğer arkadaşlarıyla teneffüse çıkmış, okul bahçesinde oynuyordu. Etrafında durmaksızın koşturan çocuklara bakıyordu. Tayfun, sakin bir çocuk olduğundan genelde bir köşede oturup arkadaşlarını izliyordu. Tayfun, peşinde koşturan sınıf arkadaşının düştüğünü görünce yerinden fırlayarak yardıma koştu. Gökhan fena düşmüştü ve acı içinde kıvranıyordu. Hemen ardından nöbetçi öğretmen yetişti ve Gökhan'ın yardımına koştu. Öğretmen ambulansı çağırarak Gökhan'ın hastaneye gitmesini sağladı. Ambulansın gelmesini beklerken, komşulardan biri olan Tayfun'un annesi, Gökhan'a ve öğretmenlere yardımcı olmak için geldi. Tayfun, arkadaşı için çok üzülmüştü. O günden sonra, müdür bey çocukların kolektif oyunlar oynamaları için belli kurallar çerçevesinde güzel oyunlar oynamalarını teşvik edecek konuşmalar yaptı. Koşturmadan da güzel oyunlar oynayabileceklerini hatırlattı. Bu olay, Tayfun'un arkadaşlarına daha çok yardım etmeye ba...

KAVRAMSAL ÖYKÜLER

🌼  Sevgi🌼 Dilek, henüz 1. sınıfa gidiyordu. Sapsarı saçları ve mavi gözleriyle çok sevimliydi. Dilek, okulun açılmasıyla yeni arkadaşlar edinmiş ve okuluna iyice alışmaya başlamıştı. Yeni şeyler öğrenmek onu heyecanlandırıyordu. Okulu çok seviyordu ve arkadaşlarını da çok değerli buluyordu. Ancak en çok arkadaşı Semra'yı seviyordu. Semra'nın babası öğretmen olduğu için başka bir okula tayin olmuştu ve Semra'dan ayrılmak zorunda kaldı. Dilek bu duruma çok üzülmüştü. Ancak annesi durumu kabul etmesi için Dilek'i karşısına alarak durumu izah etti. Annesi, Dilek'in dilediği zaman Semra'yı arayabileceğini söyledi. Dilek bunun üzerine çok sevindi. O günden sonra bütün dikkatini okula vererek yeni şeyler öğrenmeye devam etti. Aradan geçen zaman içinde arkadaşlarını aramayı da ihmal etmedi. Dilek, yeni arkadaşlar edinmeye ve sınıfında daha aktif olmaya devam etti. Semra'yla da sık sık telefonla konuşarak bağlarını koparmadı. Okulda öğrendiği yeni bilgileri ve ya...

Hatay Depreminin İkinci Yıldönümü: Yıkımın ve Umudun İzleri

  Hatay'da depremin üzerinden iki yıl geçti. Ancak, bu doğal afetin açtığı yaralar hala sarılmayı bekliyor. Depremzedeler, yaşadıkları acıları ve çaresizlikleri unutamıyor. Onların hikayeleri, bizlere dayanışmanın ve insanlığın önemini hatırlatıyor. Depremde evlerini, sevdiklerini kaybeden insanlar, yeni bir hayat kurma çabası içinde. Bu zorlu süreçte, birbirlerine destek olarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Her şeye rağmen umutlarını yitirmeyen depremzedeler, yarınlara daha güçlü bakma arzusu taşıyor. Depremin getirdiği yıkımın ardından, hayatlarını yeniden inşa etmeye çalışan bu insanların sesine kulak vermek ve onların yaşadığı zorlukları anlamak, hepimiz için bir sorumluluk. Bir daha bu acıların yaşanmaması için, toplum olarak bilinçli ve duyarlı olmalıyız. Bu yıldönümünde, depremzedelerin acılarını ve çaresizliklerini unutmamak için bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: Yaşananlardan ders çıkararak, gelecekte daha sağlam adımlar atmalıyız. Bu süreçte en önemli şey, dayanışma v...