Kadın: Toplumun Olmazsa Olmazı
Kadın; zerafeti, duruşu ve aklıyla toplumu biçimlendiren, varlığıyla dünyaya anlam katan bir değerdir. Doğa gibi, ona gereken önem verildikçe büyür, gelişir ve toplumu güzelleştirir. Kadın, yalnızca bir birey değil; aynı zamanda toplumun temel taşıdır. Ancak tarih boyunca birçok toplumda kadın gereken değeri görmemiş, pasifleştirilmeye çalışılmıştır.
Tarihsel süreç incelendiğinde, Batı toplumları henüz medeniyetin temellerini atarken kadınlara yönelik şiddet ve ayrımcılık yaygın bir durumdu. Türkler ise, özellikle Selçuklular döneminde kadınlara yüksek bir değer vermiş, onları siyasette ve yönetimde söz sahibi kılmıştır. Kadının sosyal ve siyasi hayattaki konumu güçlüydü. Ancak, İslamiyet'in yayılmasıyla birlikte bazı bölgelerde Arap kültürünün etkisiyle kadının toplumdaki yerinde gerilemeler yaşandı. Ne yazık ki, bazı topluluklar kadını pasifleştirmek için sistematik baskılar uyguladı, onu eğitimden, ekonomik özgürlükten ve temel haklarından mahrum bırakmaya çalıştı.
Bugün, Türkiye’de kadın hâlâ hak ettiği değeri tam anlamıyla görememekte, bazı kesimler hâlâ kadının varlığını sindirememektedir. Kadın cinayetleri, şiddet vakaları, cinsel ve ruhsal istismar haberleri her geçen gün artarak devam ediyor. Kadınlar çeşitli baskılarla korkutuluyor, genç yaşta intihara sürükleniyor veya travmalarla yaşam mücadelesi veriyor. Kadın erkek eşitliği ise hâlâ tartışılan ve çözüme ulaşamayan bir konu olarak karşımızda duruyor.
Oysa kadın, yalnızca fiziksel özellikleriyle değil, aklıyla, iradesiyle, üretkenliğiyle güçlüdür. Kadın toplumun gelişmesi için temel bir unsurdur. Kadının yönetimde söz sahibi olduğu toplumlarda refah ve ilerleme daha hızlı sağlanır. Kadın sadece doğurganlığı ile değil, zekâsı ve katkılarıyla kutsaldır. Eğitim alanında kadınların başarısı öne çıkmaktadır, ancak mezun olduktan sonra iş dünyasında görünmez hâle getirilmekte, fırsat eşitsizliği nedeniyle potansiyellerini gerçekleştirme şansı ellerinden alınmaktadır. Üstelik ücret eşitsizliği de önemli bir problem olarak varlığını sürdürmektedir.
Toplumun bilinçaltında yerleşmiş bu zihniyeti değiştirmek kolay olmayacaktır. Köylerde yaşayan kadınlar eğitim, sosyal hayat ve kıyafet konusunda birçok kısıtlamaya maruz kalırken; şehirde yaşayan kadınlar fırsat eşitsizliğinin getirdiği yükü taşımakta, aile ve iş hayatı arasında sıkışmaktadır. Üstelik tüm bu mücadelelere rağmen kadınların çabaları çoğu zaman görünmez kılınmaktadır. Kadın; eş, anne, çalışan ve birey olarak varlığını sürekli ispatlamak zorunda bırakılmaktadır.
Kadın, yalnızca erkeğin korumasına muhtaç bir varlık değil, bağımsız bir bireydir. Çocuklar, annelerinin toplumdaki yerini görerek büyür ve onların konumlarını örnek alır. Kadına verilen değer arttıkça, o ülkenin gelişmesi ve refah içinde olması kaçınılmazdır.
Geçmişten günümüze kadın, türlü zorluklara rağmen var olmayı başarmış ve kendini ispatlamıştır. Teknoloji her geçen gün gelişirken, insanlık yalnızlaşmakta ve psikolojik travmalar artmaktadır. Ancak kadınlar, duygusal zekâlarıyla topluma kucaklayıcı ve yapıcı bir güç katacak, bu boşluğu sevgiyle dolduracaktır.
Kadınsız bir toplum düşünülemez. Kadın var oldukça, umut ve güzellik de var olacaktır. Gün gelecek, kadınların önemi daha iyi anlaşılacak, onlar toplumun en güçlü figürleri arasında yerlerini alacaklardır. Kadınların varlığı, toplumun refahını ve geleceğini şekillendiren en büyük güçtür.
06.06.2025
Mesime Elif Ünalmıs
Yorumlar
Yorum Gönder
Merhaba sevgili okuyucular, paylaştığım hikayeler ve yazılar hakkındaki düşüncelerinizi çok merak ediyorum! Yorumlarınız benim için çok değerli. Lütfen görüşlerinizi ve önerilerinizi paylaşmaktan çekinmeyin. Hep birlikte daha güzel bir topluluk oluşturalım! ✍️