Mira ve Mikroskobun Altındaki Dünya
Bölüm 3: Yaprakta Gizli Hayat
O sabah rüzgâr pencereyi hafifçe tıklatırken, Mira uyanmakla uyanmamak arasında bir düş gördü: kocaman bir yaprağın üstündeydi, her damarı bir sokak gibiydi, üzerinde yürüdükçe yeşil lambalar yanıp sönüyordu… Uyandığında içi kıpır kıpırdı. Düşü sanki gerçekmiş gibi geldi.
Annesi mutfakta kahvaltıyı hazırlarken Mira içeri girdi. “Anne… Sonbahar neden ağaçların renklerini çalıyor?”
Annesi gülümsedi. “Sonbahar renkleri çalmaz tatlım, sadece yapraklara vedayı hatırlatır. Tıpkı gözyaşının hüznü değil, sevdiğini gösterdiği gibi.”
Okul yolunda Mira’nın gözleri sokaklara dökülmüş sarı yapraklara takıldı. Bir tanesini eğilip aldı ve çantasına koydu. O yaprağın içinde neler olduğunu görmek istedi. Belki de sararmak, sadece gitmek değil, içinde başka bir hayatın başlayışıydı
Bilim sınıfında o gün konu “bitki hücreleri”ydi. Öğretmenleri, elinde bir büyüteçle gelmişti: “Bugün sonbaharın bir parçasına bakacağız. Kurumuş bir yaprağın içinden ne öğrenebiliriz, görelim bakalım.”
Mira hemen çantasından aldığı yaprağı uzattı. “Bunu buldum, çok güzeldi. Sanki... hafif bir vedayla yere düşmüş gibi.”
Öğretmeni gülümsedi. “O zaman, veda etmek üzere olan bir yaprağın içindeki yaşama bakalım.”
Mikroskoptan baktığında yaprağın damarları sanki yollar gibi ağlar kurmuştu. Kloroplastlar neredeyse yok olmuştu; eskiden ışıkla dans eden o yeşil daireler, şimdi sadece silik gölgelerdi. Fakat Mira’nın gözleri parladı.
“Bunlar... gitmeden önce geride iz bırakanlar gibi. Sanki... ışığı taşıyan kuryelermiş de, şimdi görevlerini tamamlamışlar.”
Öğretmeni yanına geldi. “Yapraklar sonbaharda neden sararır biliyor musun? Çünkü klorofil dediğimiz yeşil pigment zamanla çözülür. Kırmızı, turuncu ve sarı gibi diğer pigmentler ortaya çıkar. Renkleri aslında hep vardı, sadece görünmüyorlardı.”
Mira bunu duyunca büyülenmiş gibi oldu. “Yani... hep oradalardı ama biz göremiyorduk. Bu tıpkı... insanların içindeki duygular gibi. Herkesin içinde renkler var, ama bazen sadece biri parlıyor.”
O akşam evde, Mira babasına bu bilgileri anlatırken eline pastel kalemleri aldı. Kuru yaprağı çizdi ama bu kez yeşil değil—sarı, turuncu ve kırmızı kullandı.
“Bak baba,” dedi. “Renkler gizlenmiyor, sadece sırasını bekliyor. Yapraklar da duygular gibiymiş. Klorofil çekilince diğer renkler konuşuyor.”
Babası hafifçe başını salladı. “Belki de bazen susmak, başkasının konuşmasına izin vermek gibidir. Tıpkı yeşilin kenara çekilip sarının sahneye çıkması gibi.”
O gece Mira defterine yazdı:
“Bir yaprak sadece düşmez. Düşerken renklerini bırakır, vedasını anlatır. Sessiz bir teşekkür gibidir. İçindeki klorofil gittiğinde diğer duygular da görünür olur. Tıpkı insanlar gibi… Her vedada bir renk saklıdır.”
Ertesi gün okula giderken Mira annesine şöyle dedi:
“Anne, biz de sonbahara benzeyebilir miyiz? Mesela bazen içimizde bir renk yorulunca, başka bir duygumuz parlar mı?”
Annesi düşündü, sonra hafifçe başını salladı. “Elbette. Bazen hüzün geri çekilir, umut ortaya çıkar. Bazen korku solarken cesaret parlar. Mevsimler sadece dışarıda değişmez Mira; bazen içimizde de sonbahar yaşanır.”
🌿 Mini Bilgi: Klorofil Nedir?
Klorofil, bitkilerin yeşil pigmentidir ve fotosentez sırasında güneş ışığını yakalayarak onu enerjiye çevirir. Sonbaharda günler kısalıp hava soğudukça bu pigment çözünür ve yok olur. Böylece yaprağın içinde gizlenmiş sarı, turuncu ve kırmızı pigmentler ortaya çıkar.
🍁 Hayal Et – Düşün – Hisset
- Eğer bir yaprak olsaydın, en çok hangi mevsimi severdin?
- İçindeki renklerin değiştiğini nasıl fark ederdin?
- Sence vedalar da bir tür yeniden başlama olabilir mi?
- Hangi duygun en çok sonbahara benzerdi?
- Renklerin dili olsa ne derdi sana?
Yorumlar
Yorum Gönder
Merhaba sevgili okuyucular, paylaştığım hikayeler ve yazılar hakkındaki düşüncelerinizi çok merak ediyorum! Yorumlarınız benim için çok değerli. Lütfen görüşlerinizi ve önerilerinizi paylaşmaktan çekinmeyin. Hep birlikte daha güzel bir topluluk oluşturalım! ✍️